• YETKİ TESPİT BAŞVURUSUNDAN SONRA YAPILAN İŞKOLU TESPİTİNE İTİRAZIN BEKLETİCİ MESELE YAPILMAYACAĞI

    İlgili Kanun / Madde
    6356 S. STK/5,42

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2021/3116
    Karar No. 2021/8169
    Tarihi: 15/04/2021

    lYETKİ TESPİT BAŞVURUSUNDAN SONRA YAPILAN İŞKOLU TESPİTİNE İTİRAZIN BEKLETİCİ MESELE YAPILMAYACAĞI

    ÖZETİ Belirtmek gerekir ki, işkolu itirazının yetki tespit sürecinde bekletici mesele yapılamayacağına dair kural, yetki tespit başvurusundan sonra ileri sürülen işkolu itirazına ilişkindir.
    Bununla birlikte yetki tespit başvuru tarihinden önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına işkolu tespit başvurusunda bulunulması durumunda, işkolu tespit kararı beklenilmeli, işkolu tespit kararına da itiraz edilmesi durumunda buna ilişkin yargılamanın sonucu bekletici mesele yapılmalıdır. Nitekim bu ihtimalde yetki tespit başvurusundan önce işkolu tespit başvurusu yapıldığından, işkolu tespit sürecinin sonunda verilecek karar mevcut yetki uyuşmazlığı bakımından da geçerli olacaktır. Bu husus 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin gerekçesinde de açık bir şekilde “Yeni bir toplu sözleşme için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olacak” şeklinde ifade edilmiştir.
    Diğer taraftan, her ne kadar 6356 sayılı Kanun’un 42 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yetki tespit kararı davacı sendikaya tebliğ edilmemiş ve 6356 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında dava açma hakkına sahip olanlar arasında farklı işkolunda yer alan sendikalar belirtilmemiş ise de, somut uyuşmazlıkta yetki başvuru tarihinden önce davacı sendikanın işkolu tespit başvurusu bulunduğundan ve işkolu tespitine itiraz davası derdest olduğundan, davacı sendikanın dava açmakta hukuki yararı bulunduğu ve aktif husumet ehliyetine sahip olduğu hususu tartışmasızdır.

    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y  K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu yetki tespit yazısının taraflarınca 22/10/2019 günü haricen öğrenildiğini, süresi içerisinde de yetki itirazında bulunulduğunu, Bakanlıkça genel işler işkolunda sayılan bir işyerinde farklı bir işkolunda olan davalı sendikaya işkolu tespit davası var iken yetki tespiti yapılmasının yasaya aykırılık teşkil ettiğini, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında işkolu tespit kararının 2017 yılında başlamış olan yetki işlemlerini etkilemeyeceğini ancak sonraki dönem yetki işlemlerini etkileyeceğinin açıkça yazıldığını, bu nedenle genel işler işkolunda bulunan işyeriyle ilgili yapılan yetki tespitine olumlu yanıt verilmiş olmasının yasaya aykırılık oluşturduğunu, işçilerin 696 sayılı KHK kapsamında daimi işçi kadrosuna geçirilen işçiler olduğunu, bu işçiler için de 696 sayılı KHK hükümleri gereğince Yüksek Hakem Kurulunca bağıtlanan ve süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesi bittikten sonra toplu iş sözleşmesi yapılabilir hale geleceğini, bu işçiler için 30/06/2020 tarihinden sonra toplu iş sözleşmesi yapılabileceğini, davalı sendikanın yasanın aradığı çoğunluğu sağlayamadığını ileri sürerek 10/10/2019 tarih ve 2537373 sayılı yetki tespit kararının iptaline karar verilmesine talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    Gerekçe:
    Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa'nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
    Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir (GÜNAY, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s.942).
    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun “Yetki” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
    6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42 nci maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
    Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesine göre de;
    “(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
    (2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
    (3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
    (4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
    (5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
    Bu genel açıklamalar ışığında davacının temyiz itirazları değerlendirilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 10/10/2019 tarih ve 2537373 sayılı olumlu yetki tespiti kararı ile (1282303) sicil numaralı ve “Konaklama ve eğlence işleri” işkolunda yer aldığı kabul edilen işyerinde 09/10/2019 başvuru tarihi itibariyle davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gereken çoğunluğu sağladığı belirlenmiştir.
    Diğer taraftan aynı işyeri ile ilgili olarak davacı sendika tarafından yetki başvuru tarihinden önce olmak üzere işkolu tespit başvurusu yapıldığı, 26/12/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan işkolu tespit kararı ile (1282303) sicil numaralı işyerinin “Genel işler” işkolunda yer aldığının belirlendiği, bu tespite itiraz edildiği ve yargılamanın Antalya 7. İş Mahkemesinin 2018/2-2020/464 E.K. sayılı dosyası ile derdest olduğu anlaşılmaktadır.
    6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.” Hükmün madde gerekçesinde de “İkinci fıkraya göre, işyeri veya işletme için yeni dönem yetki sürecinin başlamış olması halinde, yetki başvurusundan sonraki işkolu değişikliğine ilişkin Bakanlık tespiti veya mahkeme kararı mevcut veya yapılacak toplu iş sözleşmesini etkilemeyecek, işkolu değişikliği bir sonraki dönem için geçerli olacaktır. Yeni bir toplu sözleşme için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olacak, işkolu tespiti talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmayacak, işkolu değişiklikleri yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinin uygulamasını etkilemeyecektir. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmayacaktır. Bu hüküm ile işkolu itirazlarının toplu sözleşme yapma sürecini gereksiz şekilde uzatması ve zaman zaman bu itirazların toplu sözleşme sürecini kilitlemek için kötüye kullanılması önlenmek istenmiştir.” hususları ifade edilmiştir.
    Belirtmek gerekir ki, işkolu itirazının yetki tespit sürecinde bekletici mesele yapılamayacağına dair kural, yetki tespit başvurusundan sonra ileri sürülen işkolu itirazına ilişkindir.
    Bununla birlikte yetki tespit başvuru tarihinden önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına işkolu tespit başvurusunda bulunulması durumunda, işkolu tespit kararı beklenilmeli, işkolu tespit kararına da itiraz edilmesi durumunda buna ilişkin yargılamanın sonucu bekletici mesele yapılmalıdır. Nitekim bu ihtimalde yetki tespit başvurusundan önce işkolu tespit başvurusu yapıldığından, işkolu tespit sürecinin sonunda verilecek karar mevcut yetki uyuşmazlığı bakımından da geçerli olacaktır. Bu husus 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin gerekçesinde de açık bir şekilde “Yeni bir toplu sözleşme için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olacak” şeklinde ifade edilmiştir.
    Diğer taraftan, her ne kadar 6356 sayılı Kanun’un 42 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince yetki tespit kararı davacı sendikaya tebliğ edilmemiş ve 6356 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında dava açma hakkına sahip olanlar arasında farklı işkolunda yer alan sendikalar belirtilmemiş ise de, somut uyuşmazlıkta yetki başvuru tarihinden önce davacı sendikanın işkolu tespit başvurusu bulunduğundan ve işkolu tespitine itiraz davası derdest olduğundan, davacı sendikanın dava açmakta hukuki yararı bulunduğu ve aktif husumet ehliyetine sahip olduğu hususu tartışmasızdır.
    Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece işkolu tespitine itiraz istemine ilişkin Antalya 7. İş Mahkemesinin 2018/2-2020/464 E.K. sayılı dosyası bekletici mesele yapılmalı, işkolu tespit kararının kesinleşmesi beklenilmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden bölge adliye mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ