• TÜZEL KİŞİYE TEBLİGATIN KOŞULLARI

     
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
     2015/10601
    2015/14082
    14.04.2015
    İlgili Kanun / Madde

    6356 S. STSK. /41
    7201 S.TK/12

     
       
    • TÜZEL KİŞİYE TEBLİGATIN KOŞULLARI
      ÖZETİ   Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine (yetkili temsilcilerine), bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Eğer hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılması gerekmekte olup, davacı  şirkete yapılan tebligatın , tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapıldığına ilişkin belge bulunmadığı gibi, davacıya yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinin aradığı sıralı kişiye yapılıp yapılmadığı,  yapılma nedenlerine dair şerhleri içermediğinden, davacı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğundan söz etmek mümkün bulunmamaktadır.


     
     
         
                 


    DAVA                         : Davacı, davalı işçi sendikasının müvekkili şirket ile işletmede çalışan işçiler adına toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunun tespiti için T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na yazı ile başvurduğunu, başvuru sonunda davalı sendikanın işletmede Toplu İş Sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğunun tespit edildiğini, yapılan bu tespite süresi içerisinde itiraz ettiklerini belirterek; yetki tespitine yaptıkları itirazın kabulüne, davalı T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından diğer davalı sendikanın 6356 Sayılı Kanunda öngörülen Toplu İş Sözleşmesi yapmaya muktedir olmadığı hususunun tespitine, yetki belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
                                        Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. 
                                       Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:     
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;  davalı işçi sendikasının müvekkili şirket ile işletmede çalışan işçiler adına toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunun tespiti için T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazı ile başvurduğunu, başvuru sonunda  davalı sendikanın işletmede toplu iş sözleşmesi imzalamaya yetkili olduğunun tespit edildiğini, yapılan bu tespite süresi içerisinde itiraz ettiklerini belirterek; yetki tespitine yaptıkları itirazın kabulüne,  davalı T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından diğer davalı sendikanın 6356 Sayılı Kanunda öngörülen toplu iş sözleşmesi yapmaya muktedir olmadığı hususunun tespitine, yetki belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılara dava dilekçesini içerir davetiyelerin tebliğ edilmiş , davalı T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenliği Bakanlığı vekilinin  cevap  dilekçesinde  Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'nün Unkapanı İstanbul'da olması nedeniyle yetkili iş mahkemesinin İstanbul İş Mahkemesi olduğunu savunarak; davanın yetki yönünden reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davalı sendikanın çoğunluğu sağladığına ilişkin 27/03/2014 tarihli yetki tespit yazısının 04/04/2014 tarihinde davalı şirket çalışanına tebliğ edildiği davanın ise 26/05/2014 tarihinde açıldığı dolayısıyla davanın 6 günlük süre içerisinde açılmadığı gibi dava dilekçesinde her hangi bir somut delil de sunulmadığı   gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davacı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe: 
    Adreste tebligatın, gerçek veya tüzel kişinin bilinen en son adresinde yapılması gerekir. Burada kastedilen kişinin oturduğu veya çalıştığı yerdir. Asıl olan tebligatın, tebligat evrakında belirtilen adreste muhatabın kendisine yapılmasıdır. Adres niteliğinde bulunmayan yerlerde, örneğin inşaat halindeki binalarda tebligat yapılamaz. Tebligat evrakına adresin doğru ve okunaklı olarak yazılması gerekir. Bir kişinin adresinden başka bir yerde tebligat yapılabilmesi o kişinin tebligatı kabul etmesine bağlıdır. Ev adresine çıkarılan tebligatın herhangi bir nedenle yapılamaması nedeniyle iş adresinde yapılması durumunda, tebligat geçerli kabul edilmelidir.
    Muhatap tebliğ yapılacak adreste oturmakla birlikte, tebliğ yapıldığı sırada kendisi veya adına tebliği alacak herhangi bir kişinin bulunmaması durumunda, adreste bulunmama nedeninin komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti, meclis üyesi, zabıta veya memurlardan öğrenilmesi ve tebliğ tutanağına yazılması, beyanına başvurulan kişiye tutanağın imzalatılması, imzadan çekinilmesi halinde tebliğ mazbatasında bunun belirtilmesi ve tebliğ evrakını dağıtan memurun imzalaması gerekir.
    Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bu durumun geçici veya sürekli olmasına göre tebligat 7201 sayılı Yasanın 20 nci veya 21 inci maddesine göre yapılacaktır. 21 inci maddesine göre yapılan tebligatta, (2) nolu ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılırken, 20 nci maddeye göre yapılan tebliğde ise, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün sonra tebliğ yapılmış sayılacaktır.
    6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanununun 21 inci maddesinde yapılan değişiklik gereğince, gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, kendisi o adreste hiç oturmamış veya sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim edecek ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştıracaktır. Bu durumda ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılacaktır.
    Tebligat kural olarak muhatabın kendisine yapılmalıdır. Muhatap adresinde bulunmadığı takdirde, onun yerine tebligatı kabule yetkili kişilere yapılır. Muhatabın konut adresinde süreklilik arz edecek şekilde birlikte oturan aile halkından biri veya varsa birlikte oturduğu hizmetçi tebligatı almaya yetkili kişilerdir. Yetkili kişilerin görünüşe nazaran on sekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir. Tebligat yapılacak gerçek kişi işyeri, işletme veya iş sahibi ise, işyerinde bulunmaması halinde daimî işçisine yapılan tebligat geçerli olacaktır.
    Tebligatın muhatabı veya adına tebligatı alacak yetkili kişi adreste bulunmakla birlikte tebliğden imtina ederlerse, bu durum tebliğ evrakına yazılmak şartıyla tebliğ işlemi, Tebligat Kanununun 21 inci maddesi uyarınca yapılmalıdır.
    6099 sayılı Yasa ile Tebligat Kanununun 29 uncu maddesinde yapılan değişiklikle, ilanen yapılan tebligatlarda, ilanın ayrıca elektronik ortamda yapılması zorunluluğu getirilmiştir.
    Yasanın 6099 sayılı Kanunla değişik 35 inci maddesine göre, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini derhal tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılması yeterli olacaktır. Bu durumda evrakın asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Daha önce tebligat yapılmamış olsa dahi, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınarak bu madde hükümleri uygulanır. Daha önce yurt dışındaki adresine tebligat yapılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmez, adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tespit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır.
    Yine 36 ncı maddede yapılan değişiklikle, tebligat evrakının celse esnasında veya kalemde, taraflara, ilgili üçüncü kişilere, katılana veya vekillerine tutanağa geçirilmek suretiyle veya imza karşılığında “tebliğ konusu belirtilerek tevdi” edilmesi tebliğ hükmüne geçecektir. Bu durumda ayrıca tebliğ mazbatası düzenlenmeyecek ve masraf da alınmayacaktır.
    Tebligatın muhataba yapılabilmesi için, muhatabın medenî hakları kullanma ehliyetine, kısaca fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyetine sahip olmayan kişilere tebligat yapılamaz. Bu durumda tebligatın kanunî temsilciye yapılması gerekir. Ancak bir meslek veya sanatla uğraşan ve ayırt etme gücüne sahip küçükler veya kısıtlılar, bu meslek ve sanatın icrasından doğan borçlardan bizzat sorumlu olduklarından, bu konuda kendilerine tebligat yapılması tebliği usulsüz ve geçersiz kılmaz.
    Aksine hüküm bulunmadıkça tebligat giderlerini tebliğin yapılmasını isteyen taraf peşin olarak ödemelidir. Tebliğ gideri verilen süre içinde yatırılmaz ise, talep eden kişi bu isteminden vazgeçmiş sayılır. Dava dilekçesinin karşı tarafa tebliği için tebliğ gideri peşin verilmemiş ve verilen makul süre içinde yattırılmamış ise, dava hakkında 1086 sayılı Yasanın 409 uncu maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir.
    7201 sayılı tebligat kanunu 12. Madde uyarınca ;
    “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.
    Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”
    13. madde uyarınca “ Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”
    Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin  21. Maddesi uyarınca ;
    “ (1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
    (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
    (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”
          Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup, üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunduklarından, ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin “salâhiyetli mümessillerine (yetkili temsilcilerine)” yapılması icap eder. Salâhiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir.
            7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine, yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir.
                  Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 gün ve 2007/12-200 E. 2007/187 K., 30.12.2009 gün ve 2009/12-563 E. 2009/600 K. ile 13.05.2009 gün ve 2009/12-184 E. 2009/187 K. , 16.04.2014 gün ve  2013/10-1027 E.  2014/528 K.sayılı ilamlarında da aynı husus vurgulanmıştır.
                 Yukarıda açıklandığı üzere, hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine (yetkili temsilcilerine), bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Eğer hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılması gerekmekte olup, davacı  şirkete yapılan tebligatın , tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapıldığına ilişkin belge bulunmadığı gibi, davacıya yapılan tebligatın Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinin aradığı sıralı kişiye yapılıp yapılmadığı,  yapılma nedenlerine dair şerhleri içermediğinden, davacı şirkete yapılan tebligatların usulüne uygun olduğundan söz etmek mümkün bulunmamaktadır.
                   Somut olayda  yetki tespit kararını tebliğ alan  kişinin davacı  şirketin yetkilisi olup olmadığı , yetki belgesinin ve toplu görüşme çağrı yazısının  davacıya  ne zaman , nasıl tebliğ edildiği araştırılarak;  davacının yetki tespitinden haberdar olduğu tarih belirlenerek  davanın süresinde açılıp açılmadığı  denetlenmeksizin  hüküm kurulması hatalıdır.
    F) Sonuç:
                  Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ