• KUSUR RAPORLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİNİN GEREKMESİ

    İlgili Kanun / Madde
    5510 S. SGK/26

    T.C
    YARGITAY
    10. Hukuk Dairesi

    Esas No. 2018/3232
    Karar No. 2018/7342
    Tarihi: 02.10.2018

    l RÜCU
    l KUSUR RAPORLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİNİN GEREKMESİ
    l KESİNLEŞEN CEZA MAHKEMESİ KARARI İLE MAHKUM OLANLARA DA BİR MİKTAR KUSUR VERİLMESİ GEREKTİĞİ GÖZETİLEREK KUSUR RAPORU ALINMASININ GEREKMESİ

    ÖZETİ: Eldeki dosyada, iş kazasına ilişkin kurum denetmen raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işveren %75, kazalı %25; tazminat dosyasında davalı %70, kazalı %30; hükme esas alınan kusur raporunda ise, davalı %85, kazalı %15 kusurlu bulunmuş olup kusur oranlarında çelişki oluşmuştur. Bu nedenle, kusur tespitine yönelik tüm bu olgular da irdelenerek, kesinleşen ... Sulh Ceza Mahkemesinin 03.07.2009 günlü, E.2008/351, K.2009/507 sayılı ceza dosyasında ... ve ... 'ın cezalandırıldıkları, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilerek ve tazminat dosyası araştırılarak yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 26. maddesine de uygun, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda oluşa uygun rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 

    DAVA: Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 
    1) Davacı Kurum, 01.03.2007 tarihli iş kazası sonucu kazalıya bağlanan gelirin tahsilinin 506 sayılı Yasanın 26. madde hükümleri uyarınca rücuan tahsili istemine ilişkin olan davada; %85 kusur üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kazanın meydana geldiği tarih itibari ile yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa kapsamında davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesinin 23/11/2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bölümü iptal edilmiştir.) Kurumca işverene ödettirilir.…İş kazası veya meslek hastalığı, 3. birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3. kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” düzenlemesine göre; davaya konu iş kazasında kusurlu olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığı sorumludur. 
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    6098 sayılı ... Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof. Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
    Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerekmektedir. 
    Öte yandan, sigortalı tarafından davalı işveren aleyhine açılan ve işverenin %100 kusur üzerinden sorumlu tutulduğuna ilişkin ... ... 15. İş Mahkemesinin E.2013/830, K.2013/518 sayılı kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından kusur yönünden bozulmuş olup söz konusu kararda; "Mahkemece hükme dayanak kılınan bilirkişi raporlarında; davalı işverenin %100 oranında kusurlu olduğu, davacı işçinin ise kusursuz olduğu belirtilmişse de; anılan raporlarda, davacı işçinin iş müfettişine verdiği “...kazanın meydana geldiği vana düzeneğini onbeş gün evvel ben Gemak'ta yaptırmıştım, bu aparatın bakır borusu patladı...” şeklindeki 11.04.2002 tarihli ifadesi, taraf tanıklarının beyanları ile Ceza Mahkemesince alınan ve davacının tali kusurlu olduğunu belirten 05.03.2009 tarihli kusur raporu hiç değerlendirilmemiştir. Şu durumda, kusur raporlarının, 4857 sayılı Kanun'un 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiğinden ve hükme dayanak alınacak nitelikte olduğundan söz edilemez. 
    O halde, yukarıda açıklanan nedenlerle ve bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır." ifadelerine yer verilmiştir.
    Eldeki dosyada, iş kazasına ilişkin kurum denetmen raporunda olayın meydana gelmesinde davalı işveren %75, kazalı %25; tazminat dosyasında davalı %70, kazalı %30; hükme esas alınan kusur raporunda ise, davalı %85, kazalı %15 kusurlu bulunmuş olup kusur oranlarında çelişki oluşmuştur. Bu nedenle, kusur tespitine yönelik tüm bu olgular da irdelenerek, kesinleşen ... Sulh Ceza Mahkemesinin 03.07.2009 günlü, E.2008/351, K.2009/507 sayılı ceza dosyasında ... ve ... 'ın cezalandırıldıkları, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilerek ve tazminat dosyası araştırılarak yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 26. maddesine de uygun, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda oluşa uygun rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 
    2) Kabule göre de kurum zararının kusur karşılığı olan 68.861,24 TL'ye hükmedilmesi gerekirken hesapta maddi hatta yapılarak 68.011,24 TL şeklinde eksik rücu alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. 
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ