• KAPSAM DIŞI PERSONELİN NAKLİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/22

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2023/9456
    Karar No. 2023/12442
    Tarihi: 20.09.2023

    KAPSAM DIŞI PERSONELİN NAKLİ
    NAKİL İŞLEMİNİN İPTALİNE KARAR VERİLEMEYECEĞİ ANCAK HUKUKİ YARAR BULUNMASI HALİNDE NAKİL İŞLEMİNİN HUKUKA AYKIRI OLUP OLMADIĞININ TESPİTİNE KARAR VERİLEBİLECEĞİ

    ÖZETİ: Nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada, işlemin iptaline karar verilemez ise de hukuki yararın varlığı durumunda işlemin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür.
    Somut uyuşmazlıkta; ilâmın İlgili Hukuk bölümünde yer alan içtihatlar dikkate alınarak davacının nakline ilişkin kararın hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir. Hukuka aykırılığın tespiti talebinde hukuki yarar bulunduğu gözetilmeden Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davalı Kurum aleyhine işçilik alacakları davası açıldığını, anılan davanın Aydın 2. İş Mahkemesinin 2019/141 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, kanun gereği ilk önce davacı tarafça 09.01.2019 tarihinde Aydın Arabulucuk Bürosuna başvurulduğunu, başvurudan sadece 5 gün sonra iptalini talep ettikleri görevlendirme işleminin gerçekleştiğini, davacı ile birlikte aynı yerde görev yapan 2 kişinin de Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığına görevlendirildiğini, bu kişilerin görevlendirilmeden önce dava açacağının, davalı Kurum tarafından duyulduğunu, ancak sadece aynı birimde olan ve ilk başvuruyu yapan 3 kişinin farklı bir birime görevlendirildiğini, davacının 2004 yılından beri İtfaiye Daire Başkanlığında şoför olarak görev yapmakta olduğunu, İtfaiye Daire Başkanlığı bünyesinde pek çok araç olduğunu, müvekkilinin bu araçları kullanan en kıdemli şoförlerden olduğunu, görevlendirildiği Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı kadrosunda ise çok daha fazla işçinin çalışmakta olup bunlar için çok tecrübe gerekmediğini, görevlendirmenin ceza niteliğinde olduğunu, müvekkilinin İtfaiye Daire Başkanlığı kadrosunda görevli iken 14.01.2019 tarih ve 77 sayılı kararı ile Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığına görevlendirilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki yarar yokluğu sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının yeni görevinde işe başladığını, görev değişikliğini kabul etmediğine dair itirazı bulunmadığını, mahalli ihtiyaçlara göre görev yerlerinin değiştirilebileceğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında iş ilişkisinin devam ettiği, davacı tarafının görev yerinin değiştirildiğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı, işçi statüsündeki davacı yanın talebinin, kanun gereği feshe bağlı olan veya olmayan alacak kalemlerinden olmadığı, görev yeri değişikliğinin esaslı olup olmamasına göre değişiklik gösteren bir talepten de bahsedilemeyeceği, bu hâli ile davacının devam eden iş ilişkisinde tarafların iradesine müdahale niteliğinde olan görev yeri değişikliğinin iptaline ilişkin talebinde davacının güncel ve doğmuş bir hukuki yararının varlığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B. İstinaf Sebepleri
     Davacı vekili; müvekkili tarafından davalı Müdürlük aleyhine işçilik alacakları davası açıldığını ve davanın Aydın 2. İş Mahkemesinin 2019/141 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, kanun gereği ilk önce 09.01.2019 tarihinde Aydın Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, 5 gün sonra iptalini istedikleri görevlendirme işleminin gerçekleştiğini, müvekkilinin tayininin kendi isteğiyle gerçekleşmediğini, açılan dava ve görev değişikliği nedeniyle müvekkilinin büyük maddi kayıplarının olduğunu, bu husus gözetilerek davanın esasına girilmeden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamındaki yazı, bilgi ve belgelere, kanuna uygun nedenlere, İlk Derece Mahkemesince taraflarca gösterilen delillerin toplanmasında, değerlendirilmesinde usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmamasına, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere göre; davacının nakil işleminin iptali talebinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelere ek olarak davacının arkadaşlarınca açılan davalarda İzmir Bölge Adliye Mahkemesince nakil kararının hukuka aykırı olup olmadığı irdelenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunun belirtildiği ileri sürülerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davalı tarafça yapılan görevlendirmenin iptaline ilişkin dava açmakta hukuki yararın bulunup bulunmadığına ilişkindir.
    2. İlgili Hukuk
    1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendine göre "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" dava şartıdır.
    2. 6100 sayılı Kanun'un "Tespit davası" başlıklı 106 ncı maddesi şöyledir:
    "(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
    (2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
    (3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz."
    3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı kararında "... Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. ..." şeklinde sonuca ulaşılmıştır.
    4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 Esas, 2013/733 Karar sayılı kararında ise "... Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı yokluğundan) reddi gerekir. ..." denilmiştir.
    5. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/667 Esas, 2021/5102 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
    "...
    Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatları uyarınca; nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada işlemin iptaline karar verilemez ise de, hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta, davacının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama esnasında emekli olduğu görülmektedir. İleride açılması muhtemel herhangi bir davada; gerektiğinde, nakil işleminin hukuka aykırı olup olmadığının değerlendirilmesine engel bir durum olmadığı ve emekli olan işçinin nakil işleminin iptali isteminde güncel ve hukuki bir yarar kalmadığı anlaşılmakla davanın bu gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
     ..."
    6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 tarihli ve 2020/6508 Esas ve 2020/13903 Karar sayılı kararının konuya ilişkin bölümü şöyledir:
    "...
    Kapsam dışı personel statüsünde olan davacı işçinin görev yerinin değiştirilmesine ilişkin işleme yazılı onayı yoksa da naklen atandığı yerde çalışmaya başlaması ve dava tarihine kadar aradan geçen zaman dikkate alındığında; yer değişikliğine davranışlarıyla zımnen rıza gösterdiği sonucuna varılmakla, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi gereğince şekil eksikliğini ileri sürmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu anlaşılmakla;
    ..."
    7. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarihli ve 2022/5108 Esas, 2022/5662     Karar sayılı kararı.
    3. Değerlendirme
     1.Nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada, işlemin iptaline karar verilemez ise de hukuki yararın varlığı durumunda işlemin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür.
    2. Somut uyuşmazlıkta; ilâmın İlgili Hukuk bölümünde yer alan içtihatlar dikkate alınarak davacının nakline ilişkin kararın hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir. Hukuka aykırılığın tespiti talebinde hukuki yarar bulunduğu gözetilmeden Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple;
    1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
    20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ