• İŞİN SÜREKLİ BİR İŞ OLMASI

            
    YARGITAY
    22.HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
    2012/6173
    2012/27097
    03.12.2012
    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/ 11, 32
       
    • İŞİN SÜREKLİ BİR İŞ OLMASI
    • BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNİN BELİRSİZ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİNE DÖNÜŞECEĞİ
     


    ÖZETİ Yönetim kurulu raportörlüğünün davalı şirkette sürekli iş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığı iş sürekli olduğundan ve iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yapılması için başkaca bir olgunun da bulunmadığının anlaşılmasına göre uyuşmazlığın dayanağı olan iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunun kabulü mümkün değildir. Başka bir anlatımla taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin belirli süreli yapılmasını gerektiren koşulları mevcut olmadığından iş sözleşmesinin belirli süreli olarak nitelendirilmesi imkanı bulunmadığından, dolayısıyla bakiye süreye ait ücretin talep edilmesinin hukuksal dayanağı mevcut olmadığından bakiye süreye ilişkin ücret isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır
     
     
                 


    DAVA                                   : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
                                          Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
                Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi O. Kara tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
                Davacı taraf davalıya ait işyerinde belirli süreli iş sözleşmesi ile yönetim kurulu raportörlüğü yaptığını, ancak sözleşme süresi bitmeden sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek bakiye süreye ait ücretini istemiştir.
                Davalı taraf, davacı ile yapılan iş sözleşmesinin şirketi temsile yetkili iki kişinin imzasını içermediğini daha açık bir ifadeyle şirketi bağlayıcı nitelikte olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
                Mahkemece taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu ve geçerli olduğu kabul edilerek 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 325. maddesi uyarınca  da %25 oranında indirim yapılarak bakiye ücret hüküm altına alınmıştır.
                Karar taraflarca temyiz edilmiştir     
                1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların  aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
                2.Dosya içeriğine göre aynı zamanda serbest avukatlık yaptığı anlaşılan davacı ile davalı şirket arasında davacının Yönetim Kurulu toplantılarına raportörlük yapması karşılığında  11.07.2005-11.07.2006 tarihleri arasında bir yıl geçerli belirli süreli hizmet sözleşmesi yapıldığı ve davacının sözleşmenin sonlandırıldığı tarihe kadar raportörlük yaptığı anlaşılmaktadır.
                Davacının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihe kadar yaptığı  raportörlük hizmeti  davalı şirketçe benimsenmiş olduğuna göre iş sözleşmesinin geçersiz olduğuna ilişkin davalı savunması yerinde bulunmamıştır. Ancak taraflar arasındaki iş sözleşmesi belirli süreli olarak yapılmış ise de 4857 sayılı İş Kanunu'nun 11. maddesinde belirli süreli iş sözleşmesinin yapılabilmesi için objektif bir sebebin bulunması şartı öngörülmüştür.                                                                                        
                                                                            
                Yönetim kurulu raportörlüğünün davalı şirkette sürekli iş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığı iş sürekli olduğundan ve iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yapılması için başkaca bir olgunun da bulunmadığının anlaşılmasına göre uyuşmazlığın dayanağı olan iş sözleşmesinin belirli süreli olduğunun kabulü mümkün değildir. Başka bir anlatımla taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin belirli süreli yapılmasını gerektiren koşulları mevcut olmadığından iş sözleşmesinin belirli süreli olarak nitelendirilmesi imkanı bulunmadığından, dolayısıyla bakiye süreye ait ücretin talep edilmesinin hukuksal dayanağı mevcut olmadığından bakiye süreye ilişkin ücret isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
                Kabule göre de karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12. maddesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı yararına miktarı aşmayacak şekilde vekalet  ücretine hükmedilmesi gerekirken, miktarı aşan şekilde vekalet ücretine karar verilmesi doğru değildir.
                SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ