• İŞE İADE DAVASI SONRASI İŞE BAŞLATILMAYAN İŞÇİNİN YILLIK İZİN TALEP EDEBİLECEĞİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK. /17-21,57

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2013/10092
    Karar No. 2014/2971
    Tarihi: 04.02.2014

    l İŞE İADE DAVASI SONRASI İŞE BAŞLATILMAYAN İŞÇİNİN YILLIK İZİN TALEP EDEBİLECEĞİ

    ÖZETİ: Davacı işçinin kesinleşen işe iade kararı sonrası işe başlamak için başvurup başvurmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davacının yasal süresi içinde usulüne uygun başvurusu olmamışsa, 14.01.2011 tarihinde yapılan fesih İş Kanunu’nun 21/5. maddesine göre geçerli feshin sonuçlarını doğuracağından 03.05.2011 tarihinde açılan bu dava ile yıllık izin ücreti talep edilebilecektir.
    Davacının yasal süresi içinde işe başlamak için başvurması halinde, işverence işe başlatılıp başlatılmadığının belirlenmesi gerekir. İşçinin işe başlatılması halinde feshe bağlı haklardan yıllık izin ücreti talep edilemez. İşverence işe başlatılmaması halinde ise işe başlatmama anı fesih tarihi olacağından, henüz feshin gerçekleşmediği bir aşamada açılan bu dava ile yıllık izin ücreti talep edilemeyecektir.

    DAVA: Davacı, fazla mesai ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
      Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş, davacı avukatı tarafından duruşma talep edilmiş ise de; HUMK’nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı işçi, davalı bankada şube müdürü olarak çalıştığını, haksız olarak işten çıkarıldığını, haftalık 45 saatin üzerinde çalıştığını ve yıllık izinlerinin ödenmediğini beyanla davalarının kabulü ile fazla mesai ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı işveren, şube müdürü olarak çalışan davacının kendi mesai saatlerini belirleme yetkisi olduğunu ve işten ayrıldığı tarihte yıllık izin ücretinin kendisine ödendiğini ve taleplerin zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının mesai saatlerini kendi belirleme yetkisi olacak kadar üst düzey bir çalışan olduğundan fazla mesai ücreti talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle fazla çalışma ücreti isteğinin reddine, yıllık izin ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, yasal süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı işçi 03.05.2011 tarihinde açtığı bu davada yıllık izin ücreti isteğinde bulunmuştur. Davacının iş sözleşmesi 14.01.2011 tarihinde feshedilmiş, yasal süresi içinde feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesi yönünde dava açılmıştır. Mahkemece feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine hükmedilmiştir. Davalının temyizi üzerine karar Yargıtay’ca 17.11.2011 tarihinde onamıştır.
     Davacı işçinin kesinleşen işe iade kararı sonrası işe başlamak için başvurup başvurmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davacının yasal süresi içinde usulüne uygun başvurusu olmamışsa, 14.01.2011 tarihinde yapılan fesih İş Kanunu’nun 21/5. maddesine göre geçerli feshin sonuçlarını doğuracağından 03.05.2011 tarihinde açılan bu dava ile yıllık izin ücreti talep edilebilecektir.
    Davacının yasal süresi içinde işe başlamak için başvurması halinde, işverence işe başlatılıp başlatılmadığının belirlenmesi gerekir. İşçinin işe başlatılması halinde feshe bağlı haklardan yıllık izin ücreti talep edilemez. İşverence işe başlatılmaması halinde ise işe başlatmama anı fesih tarihi olacağından, henüz feshin gerçekleşmediği bir aşamada açılan bu dava ile yıllık izin ücreti talep edilemeyecektir.
    Mahkemece açıklanan yönlerden gerekli araştırmaya gidilmeli ve sonucuna göre yıllık izin ücretinin bu dava itibarıyla talep edilip edilemeyeceği belirlenmelidir.
    Öte yandan davacı işçi dava dilekçesinde kullanmadığı yıllık izin süresini 250 gün olarak açıklamış ve fazlaya dair hakkını saklı tutarak 500,00 TL talep edilmiştir. Hükme esas bilirkişi raporunda kullanılmayan ve karşılığı ödenmeyen yıllık izin süresi 369 gün olarak belirlenmiştir. Davacı vekili ıslah yoluyla dava konusu arttırarak talepte bulunmuş, mahkemece 369 gün üzerinden isteğin kabulüne karar verilmiştir. Dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulmuş olması talep edilen alacak miktarı bakımından sonuç doğurur. Ancak dava dilekçesinde kullanılmayan izin süresinin 250 gün olduğu şeklindeki açıklama, işçi açısından bağlayıcıdır. Taleple bağlılık kuralına aykırı olarak 250 günlük yıllık izin süresini aşar şekilde izin ücreti hesabı ile sonuca gidilmesi de kabul şekli itibarıyla hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ