• HAFTA TATİLİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/46

    T.C.
    YARGITAY
    9. Hukuk Dairesi     

    Esas No. 2016/21733 
    Karar No. 2019/6329
    Tarihi: 20.03.2019 

    l HAFTA TATİLİ
    l HAFTA TATİLİNİN KESİNTİSİZ 24 OLARAK KULLANDIRILMASININ GEREKMESİ
    l HAFTA TATİLİNİN KESİNTİSİZ 24 SAAT KULLANDIRILMAMASI HALİNDE HİÇ KULLANDIRILMAMIŞ SAYILACAĞI
    l HAFTA TATİLİ İZİNLERİNİN BİRİKTİRİLİP TOPLUCA KULLANDIRILAMAYACAĞI

    ÖZETİ: 4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
    Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır
    Somut uyuşmazlıkta, davacının hafta tatillerini toplu olarak kullandığı ancak mahkemenin hafta tatillerinin toplu olarak kullandırılamayacağı gerekçesiyle bu kullanımı dikkate almadan hafta tatili ücreti hesaplatıp hüküm altına aldığı görülmektedir.
    Ancak mahkemenin bu kabulü yerinde değildir.
    Şöyle ki, hafta tatilinin toplu kullandırılması mümkün değildir şeklindeki tespit doğru olmakla birlikte davacı hafta tatili iznine çıktığında bunun ilk günü izne çıkmadan önceki altı günlük çalışmadan sonraki hafta tatili olacağından davacının hafta tatiline çıktığı her izin dönemi için bir gün hafta tatili kullandığı kabul edilmelidir. Hafta tatili izin belgelerinden davacının kaç hafta tatiline çıktığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hafta tatili ücreti talebinin yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir


    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... İnş. Mad. San. Tic. Ltd. Şti.'nin vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalılara ait baraj inşaat yapım şantiyesinde 13/09/2010 - 08/11/2012 tarihleri arasında çalıştığını, davalıların davacının dava konusu alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu çünkü davalılar arasında alt üst işveren ilişkisinin mevcut olduğunu, Enerjisa Enerji AŞ'nin üst işveren olduğunu, Hitit Ltd Şti'nin davalı ... AŞ'nin Arkun Barajı ve Hidroelektrik Santral İnşaatı işlerinde alt işveren olarak davacıyı çalıştırdığını, davacının en son maaşının net 2.750TL olduğunu,ve ayrıca 3 öğün yemek verildiğini, davacının haftada 45 saatin üzerinde çalıştığını, baraj inşaat şantiyesin olan iş yerindeki çalışma sistemi gereği davacı ve arkadaşlarının haftanın 7 günü ve günde 12 saat çalışma sistemi ile çalıştıklarını, dini bayramların 3 günü dışında tüm genel tatillerde çalıştıklarını, fazla çalışma hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini ve SGK'ya maaşların düşük gösterilerek primlerin düşük tutarda ödenmesi nedeniyle davacının noterden gönderdiği ihtarname ile haklı olarak iş akdine son verdiğini, fazla çalışma hafta tatili genel tatillerdeki çalışma ücretlerinin ödenmediğini, kullanılmayan yıllık izni bulunduğunu iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı ... AŞ vekili; öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, davalı şirketin ne davacı ile ne de diğer davalı ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, Arkun Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nde davalı ... AŞ'nin ilk projesi olmadığını, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalı şirketin merkezinin İstanbul olup, davacının çalıştığını ileri sürdüğü şantiyenin de Artvin'de olduğunu, bu nedenle de yetkisizlik itirazında bulunduklarını savunarak davanın öncelikle husumet ve yetki yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... San ve Tic Ltd Şti vekili; davalı şirketin şirket merkezinin Ankara olduğunu ve davacının çalıştığı yer Arkun Barajı ve Hidroelektrij Santral İnşaat Projesi'nin ise Artvin ...'nde bulunduğunu, bu nedenlerle kesin yetkili mahkemenin de ... Mahkemeleri olduğunu, buna bağlı olarak davanın Ankara ve ... Mahkemelerinden birinde açılmasının yasal zorunluluk olduğunu, ayrıca diğer davalı şirketin merkezinin İstanbul olduğunu, bu nedenle de davanın ... Mahkemeleri'nde açılmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, bu nedenle yetkiye bağlı olarak dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini ve HMK 19/2 fıkrası gereğince yetkili mahkemelerden birini bildirme yükümlülüğü uyarınca ... İş Mahkemeleri'nde gönderilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacının dava dilekçesinde davalı taraf sıfatında yaptığı hatanın bir yazı hatası olmadığını, tamamen farklı bir şirketi davalı olarak gösterdiğini ve davacı tarafın yeni bir dava dilekçesi sunarak farklı tüzel kişileri dava etmesi ve davalı tarafı sonradan değiştirmesi işleminin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle de HMK 114/1-d bendi gereğince taraf ehliyeti yokluğuna bağlı olarak davanın usulden reddi gerektiğini, kısmi dava olarak talep edilmesinin de HMK'ya aykırı olduğunu, zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davalı şirketin Doka Elektrik Üretim AŞ'ye ait Arkun Hidroelektrik Santral işinin yüklenicisi olan ...İnşaat Turizm Sanayi ve Maden Tic ltd Şti ile yapmış olduğu 14/05/2010 tarihli yüklenici sözleşmesine dayalı olarak ...'nde bulunan şantiyede iş yaptığını ve işçi çalıştırdığını, davacının davalı şirket bünyesinde çalışmakta iken iş yerini terk ettiğini ve göndermiş olduğu ihtarname ile kendi isteğiyle hizmet sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın feshettiğini ve işten ayrıldığını, davacının bu nedenle haksız bir fesih söz konusu olduğu için kıdem tazminatı hakkı bulunmadığını, hafta tatili ücretlerine hak kazanılmasının da söz konusu olmadığını, iş yerinin bulunduğu şantiye bölgesinde hafta tatilinde yapılacak çok fazla sosyal aktivite bulunmaması nedeniyle çalışanların hafta tatillerini toplu olarak kullanmayı talep ettiklerini ve bu doğrultuda işlem yapıldığını, özlük dosyası içinde bulunan ve davacının imzasını da taşıyan izin fişlerinin bu durumu teyit ettiğini, dini ve ulusal bayram günlerinde asıl işverenlerin talimatı ile iş yapılmasının da mümkün olmadığını, davacının genel tatil günlerinde çalışmadığının imzalı bordrolarda da açıkça görüldüğünü, bunun dışında yine dini bayramlarda da çalışmadığının, özlük dosyası içinde sunulmakta olan kendi imzasını taşıyan izin belgelerinden de açıkça görüldüğünü, davacı tarafın gerek iş sözleşmesi, gerek iş kanununa uygun olarak iş yerinde gerek duyulması halinde fazla çalışmaya olur verdiğine dair imzalı yazısı bulunduğunu, buna bağlı olarak iş yerinde iş yoğunluğuna bağlı olarak fazla mesai yapılmasının söz konusu olduğunda bu durumun ücret bordrolarına yansıtılmakta olduğunu ve çalışanlara ödendiğini, imzalı ücret bordrolarının da bu durumu teyit ettiğini, yıllık izin alacağının da ödendiğini, ibra nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ihbar tazminatı talep haklarını saklı tuttuklarını savunarak öncelikle yetkisizlik nedeniyle ve aksi takdirde zaman aşımı ve ibra itirazları dikkate alınarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı ... Şirketi vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... Şirketinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
    Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
    2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür. Bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
    Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde, işçi hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
    Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması mümkündür.
    Hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, tahakkuku aşan çalışmalar her türlü delille ispat edilebilir ve bordrolarda yer alan ödemelerin mahsubu gerekir.
    Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda taktiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.
    Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil yerine tanık beyanlarına dayalı olarak hesaplanması halinde, işçinin sürekli olarak aynı şekilde çalışması mümkün olmadığından, hastalık mazeret izin gibi nedenlerle belirtildiği şekilde çalışamadığı günlerin olması kaçınılmaz olup, bu durumda karineye dayalı makul indirim yapılmalıdır(Yargıtay HGK, 06.12.2017 tarih 2015/9-2698 E.-2017/1557 K.).
    Hafta tatili çalışmalarının tanık anlatımları yerine doğrudan yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
    Hafta tatili ücretinden karineye dayalı makul indirime gidilmesi sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemez.
    Somut uyuşmazlıkta, davacının hafta tatillerini toplu olarak kullandığı ancak mahkemenin hafta tatillerinin toplu olarak kullandırılamayacağı gerekçesiyle bu kullanımı dikkate almadan hafta tatili ücreti hesaplatıp hüküm altına aldığı görülmektedir.
    Ancak mahkemenin bu kabulü yerinde değildir.
    Şöyle ki, hafta tatilinin toplu kullandırılması mümkün değildir şeklindeki tespit doğru olmakla birlikte davacı hafta tatili iznine çıktığında bunun ilk günü izne çıkmadan önceki altı günlük çalışmadan sonraki hafta tatili olacağından davacının hafta tatiline çıktığı her izin dönemi için bir gün hafta tatili kullandığı kabul edilmelidir. Hafta tatili izin belgelerinden davacının kaç hafta tatiline çıktığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hafta tatili ücreti talebinin yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    F) Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20/03/2019 tarihinde oybiriği ile karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ