• FESİH YASAĞI

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/18-21, 25
    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2021/11843
    Karar No. 2021/16274
    Tarihi: 07.12.2021

    l FESİH YASAĞI
    l DAVA TARİHİ İTİBARI İLE HUKUKİ YARARIN BULUNMADIĞI
    l HÜKÜMSÜZLÜĞÜN TESPİTİNİN İSTENDİĞİ TARİHTE İŞÇİNİN İHBAR ÖNEL SÜRESİNİ ÇALIŞIYOR OLMASI NEDENİYLE HUKUKİ YARARININ BULUNMADIĞI

    ÖZETİ: Davacının 1993 yılından itibaren davalının işçisi olarak çalıştığı sendika üyesi olduğu ve davalı işyerinde örgütlü sendika ile işveren arasında bağıtlanmış toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığı, ücret ve sosyal yardım konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, belirsiz süreli hizmet akdine dayalı olarak fesih bildirimine kadar çalıştığı ve dava açıldığı tarihte fesih bildirimi sonrası toplu iş sözleşmesiyle ön görülen 42 haftalık ihbar öneli süresini kullanmakta iken eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla dava tarihi itibarı ile geçersizliğin tespitine bağlı ücret ve diğer hakların ödenmemesi söz konusu olmadığı gibi, ileriye etkisi nedeniyle fesih bildiriminin geçersizliğinin tespitini istemekte güncel hukukî yararın varlığından da söz edilemez.
    Hukukî yarar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114/h. maddesi gereğince dava şartı olup, bu kapsamda yapılan inceleme ile feshin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin aslî talep yönünden davanın hukukî yarar yokluğu nedeni ile reddi ile işe iadeye yönelik fer’î talebin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davalı işverene ait işyerinde 11.01.1993 tarihinden itibaren 28 yılı aşkın süredir aralıksız çalışan müvekkiline 04.03.2021 tarihinde davalı işverence toplu işçi çıkarmaya yönelik bir yazı tebliğ edildiğini, söz konusu yazıda işyerindeki Toplu İş Sözleşmesi gereği 42 haftalık ihbar öneli kullandırılmak suretiyle ihbar öneli sonunda sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, fesih işleminin öncelikle 4857 sayılı Kanunun geçici 10. maddesine açıkça aykırı olarak yapıldığını, iş akdi feshine dair işlemin açık yasa hükmü karşısında hükümsüz olduğunu iddia ederek, davanın kabulü ile feshin hükümsüzlüğünün tespitine, hükümsüzlüğün tespiti ile birlikte, fesih tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar doğmuş bulunan ücret ve Toplu İş Sözleşmesi kapsamındaki diğer hak ve alacakların davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, hükümsüzlüğün tespitinin mümkün olmaması halinde davacının işe iadesine, davacının yasal süresi içinde işe başlatma başvurusu yapması halinde, ücret ve diğer alacaklarının tespiti ile bu hakların/alacakların davacıya ödenmesine, davacının yasal süresi içinde işverene işe başlamak için müracaat etmesine rağmen, yasal süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalının davacıya -kıdem süresi de gözetilerek- yasa gereği, mahkemenin takdir edeceği miktarda iş güvencesi tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, Belediyenin içinde bulunduğu mali durum ve nakit yetersizlikleri de göz önünde bulundurularak Başkanlık Makamınca Mali Hizmetler Müdürlüğünden Kurumun mali durum tespit raporları alındığını, rapor doğrultusunda, Kurumdaki kadrolu işçi sayısının %30 yasal sınırını aştığı işçilik maliyetlerinin ve sayısının düşürülmesinin, biran önce alınması gerekli kaçınılmaz ve yasal zorunluluktan doğan bir tedbir haline geldiği, Toplu İş Sözleşmesi'nin 25/2. maddesinde "Zorunlu Toplu Çıkarma" olarak yer alan düzenlemede öngörülen sıralama gereğince, ayrım gözetmeksizin çıkış işlemlerinin başlatıldığını, emeklilik hakkını 18/09/2015 tarihinde hak kazandığı tespit edilen davacının da içinde bulunduğu zorunlu çıkış işlemleri başlatılarak tebliğ tarihi itibarıyla ihbar önel süresi bitiminde iş akdinin feshedileceğini, Belediyenin işçi çıkarmaya mecbur kaldığını, feshin son çare olarak uygulandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    İlk Derece Mahkemesince, “… Davacının iş akdi feshinin yukarıda fesih bildiriminde açıklanan 4857 sayılı kanunun25/1. Fıkranın (II) bendinde sayılan nedenlerden olmayan geçerli neden gerekçesiyle özetle ".. işletmesel tasarruf verimlilik nedenine dayalı iş akdi feshinin üst paragrafta anılan 4857 sayılı İş Kanununa eklenen geçici 10. maddenin 1. fıkrasının hükmünün 3. fıkra ile müeyyide altına alınmış olmasının Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanı Seracettin Göktaş'ın Sicil Dergisinin 43.sayısının 287,288,289.sayfalarında ilgili kısmın yayınlandığı makalesinde de görüş edildiği üzere eklenen geçici 10.maddenin 1. fıkrası emredici hüküm mahiyeti itibarıyla davacının bu geçici maddenin 1. fıkrasının bu haliyle yürürlükte bulunduğu süreçte süre sonuna kadar hükümsüz ve kanun gerekçesinde belirtildiği üzere geçersiz olduğu, bu dava yönünden davacının TİS hükmü doğrultusunda fesih bildirim tarihinden itibaren 42 haftalık ihbar önelini kullanmakta olduğu ve henüz fiili olarak iş akdinin sonlandırılmadığı göz önünde bulundurularak davacının iş akdinin fiili olarak sonlandırılması halinde ya da fesih bildirimi öncesi tüm işçilik ücret veTİS'edayalıhaklarının6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 408.maddesi uyarınca geçici 10.maddenin 1. fıkrasının bu haliyle yürürlükte bulunduğu süre bitimine kadar ücret ve diğer tüm haklarının ödenmesi gerektiğinin tespiti ile davacının bu geçici 10.maddenin 1. fıkrasının bu haliyle yürürlükte bulunduğu süreçte iş akti feshinin hükümsüz olduğunun tespitine, kanun yürürlüğü sona ermesi halinde dahi davacının bu davaya konu fesih bildirimine dayalı iş akti feshinin hükümsüz dolayısıyla da geçersiz olduğundan kanun yürürlük sonrasında da bu hükümsüzlüğe dayalı 19.02.2021 tarihli feshin hükümsüz olduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile “Davalı tarafça iş akdi fesih yapılan davacının halen TİS uyarınca 42 haftalık ihbar önelini kullanmakta olan davacının iş akdinin 7244 S.K'nun 9.maddesi ile değişik 4857 S.K'nun Geçici 10.maddesi 1. Fıkrasında belirtilen ve üçer aylık süreyle uzatılması sonucunda kanunun emredici hükmüne aykırı olarak davalı tarafça geçerli nedene dayalı olarak gerçekleştirilen iş akdi feshinin HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN TESPİTİNE..." karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu:
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
    Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı noktasındadır.
    Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
    Görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Aynı şekilde eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar yoktur (Emsal Yarg. HGK 02.04.2003 T 2003/1-256 E., 2003/269 K., 24.06.1992 T 1992/1-347 E., 1992/394 K., 15. HD. 22.04.2004 T 2003/5627 E., 2004/2300 K.). 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h. maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır. "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK 115/1). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
    Dosya kapsamına göre; davacı vekili, davalı işverenlikçe yapılan feshin hükümsüzlüğünün tespiti ile birlikte fesih tarihinden kararın kesinleşmesi tarihine kadar doğmuş bulunan ücret ve Toplu İş Sözleşmesi kapsamındaki diğer hak ve alacakların davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine, hükümsüzlüğün tespitinin mümkün olmaması halinde davacının işe iadesine, davacının yasal süresi içinde işe başlatma başvurusu yapması halinde, ücret ve diğer alacaklarının tespiti ile bu hakların/alacakların davacıya ödenmesine, davacının yasal süresi içinde işverene işe başlamak için müracaat etmesine rağmen, yasal süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalının davacıya -kıdem süresi de gözetilerek- yasa gereği, mahkemenin takdir edeceği miktarda iş güvencesi tazminatı ödemesine karar verilmesini terditli olarak talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesince feshin hükümsüzlüğüne ilişkin aslî talep yönünden uyuşmazlık ele alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafın istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir.
    Davacının 1993 yılından itibaren davalının işçisi olarak çalıştığı sendika üyesi olduğu ve davalı işyerinde örgütlü sendika ile işveren arasında bağıtlanmış toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığı, ücret ve sosyal yardım konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, belirsiz süreli hizmet akdine dayalı olarak fesih bildirimine kadar çalıştığı ve dava açıldığı tarihte fesih bildirimi sonrası toplu iş sözleşmesiyle ön görülen 42 haftalık ihbar öneli süresini kullanmakta iken eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla dava tarihi itibarı ile geçersizliğin tespitine bağlı ücret ve diğer hakların ödenmemesi söz konusu olmadığı gibi, ileriye etkisi nedeniyle fesih bildiriminin geçersizliğinin tespitini istemekte güncel hukukî yararın varlığından da söz edilemez.
    Hukukî yarar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 114/h. maddesi gereğince dava şartı olup, bu kapsamda yapılan inceleme ile feshin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin aslî talep yönünden davanın hukukî yarar yokluğu nedeni ile reddi ile işe iadeye yönelik fer’î talebin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ