• EDA DAVASI AÇILMASININ MÜMKÜN OLDUĞU DURUMLARDA TESPİT DAVASI AÇILAMAYACAĞI

    İlgili Kanun / Madde
    6100 S. HMK/106

    T.C.
    YARGITAY
    22. Hukuk Dairesi              

    Esas No. 2017/21045
    Karar No. 2019/6313 
    Tarihi: 14.03.2019

    l EDA DAVASI AÇILMASININ MÜMKÜN OLDUĞU DURUMLARDA TESPİT DAVASI AÇILAMAYACAĞI

    ÖZETİ: Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
    Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Yine 107. Maddenin 3. Fıkrasında "Ayrıca kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." hükmü yer almış ise de bu tür davalara, yani belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır
    Somut olayda, davacı kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, 4 ay boşta geçen süre ücreti ile 5 ay işe başlatmama tazminatının tespitini talep etmiştir. Davacının talebi bir edayı içermemekte, tespit mahiyetindedir. Usul Hukukuna göre eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağından mahkemece davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit hükmü kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının davalı şirket aleyhine işe iade davası ikame ettiğini, davada davacının 08/03/2002-31/12/2007 tarihleri arasında davalının işçisi olduğuna, davalının taşeronlar ile olan ilişkisinin muvazaalı olduğuna ve davacının davalı şirkete iadesine karar verildiğini, kararın Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, davacının davalıya ait çelikhanede vinç operatörü olarak 08/03/2002-31/12/2007 tarihleri arasında fiilen çalıştığını, işbu davanın davacının 08/03/2002-31/12/2007 tarihleri arasındaki çalışması ve bu süreye anılan yargı kararıyla eklenen 4 aylık boşta geçen süre sebebiyle davalının davacıya hali hazırda ödemediği kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti miktarlarının, temerrüt tarihlerinin ve işe iade davasının sonuçlarına ilişkin yapmış olduğu eksik ödediği miktarın tespitine ilişkin olduğunu, davacının davalı şirkette iş sözleşmesinin feshinin kesinleşme tarihinin işe başlatılmama tarihi olduğunu, davalı yanında 31/12/2007 tarihine kadar asgari ücretin biraz üzerinde aylık ücret ve yılda en az 2 aylık ücreti tutarında ek ödeme ile çalıştığını, ayrıca işverence 1 öğün yemek ve servis yardımı da yapıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, 4 ay boşta geçen süre ücreti ve 5 ay işe başlatmama tazminatı miktarlarının belirlenmesi ve her bir alacak kaleminin ödenmesi gereken tarihlerin ve faiz başlangıcının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinin 3. fıkrası uyarınca tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabul kararı verilmiştir.
    Tespit davası açılmasında hukuki yarar olup olmadığı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Tespit davalarının dinlenebilmesi için genel şartların yanında iki şarta daha ihtiyaç vardır. Bunlar özel dava şartları olup; birincisi tespit davasının konusu yalnız bir hukuki ilişki olup, ikincisi ise davacının bu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması gerekliliğidir.
    Hukuki ilişkiden maksat; bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusunu teşkil edebilir. Buna karşılık bir hukuki ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Somut bir olaya ilişkin olmayan soyut hukuki sorunların tespitini dava etmek de caiz değildir. Hukuki ilişkinin tespit davasının tarafları arasında mevcut olması da şart değildir. 3. kişilere karşı mevcut olan bir hukuki ilişki de tespit davasına konu teşkil edebilir. Hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitinin herhangi bir şekilde davacının hakları ile ilgili olması yeterlidir. Ayrıca bir hukuki ilişki için önemli olsalar dahi maddi vakıalar da yalnız başlarına tespit davasının konusunu teşkil edemezler.
    Tespit davasının ikinci özel şartı davacının hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması lüzumudur.
    Her dava için dava şartı olan hukuki yararın önemi, özelllikle tespit davasında kendini gösterir. Bir hukuki ilişkinin mevcut olması keyfiyeti yalnız başına tespit davası açmaya yetki vermez. Bundan başka hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının Mahkemece hemen tespitinde davacının hukuki bir yararı bulunmalıdır. Eda davaları ve inşai davalarda davacının hukuki yararının bulunduğu karine olarak kabul edilir.
    Tespit davası sonucu davacının hukuki durumunun kesin hükmü teşkil edecek şekilde tespitinden ibaret, etkileri usul hukuku alanında kalan bir müessese olup; daha kapsamlı bir hukuki himaye sağlayan yolların bulunması halinde, tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Bu nedenle, davacının eda davası açabileceği hallerde bir tespit davası açmak hususunda kural olarak hukuki yararı yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06/10/2004 7-411/477 sayılı kararıda aynı yöndedir. ... Temyiz Mahkemesi de eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davasının caiz olmadığına karar vermiştir. (... Temyiz Mahkemesinin 10/03/1983 tarih 78-82 sayılı kararı)
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. Maddesine göre "Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
    Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
    Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Yine 107. Maddenin 3. Fıkrasında "Ayrıca kısmi eda davasının açılabildiği hallerde tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir." hükmü yer almış ise de bu tür davalara, yani belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır
    Somut olayda, davacı kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, 4 ay boşta geçen süre ücreti ile 5 ay işe başlatmama tazminatının tespitini talep etmiştir. Davacının talebi bir edayı içermemekte, tespit mahiyetindedir. Usul Hukukuna göre eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağından mahkemece davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit hükmü kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ