• DAVALARIN YIĞILMASI

    İlgili Kanun / Madde
    6100 S. HMK/110

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2021/5329
    Karar No. 2021/9588
    Tarihi: 26.05.2021

    l DAVALARIN YIĞILMASI
    l HER BİR TALEP İÇİN AYRI AYRI ISLAH YAPILABİLECEĞİ

    ÖZETİ: Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 110. maddesi kapsamında "davaların yığılması" olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
    Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep söz konusu olup, diğer taleplerle ilgili talep artışı ikinci ıslah olarak değerlendirilemez.
    Somut uyuşmazlıkta, bozma ilamımızda, davacının alacak talepleri değerlendirilirken 30.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ve dava dilekçesi ile ıslaha karşı zamanaşımı def’ini dikkate almaksızın hazırlanan 07.05.2015 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak alacak taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
    02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesini tavzih eden dilekçede 30.05.2014 tarihli ilk ıslah dilekçesinde yer almayan farklı alacak kalemleri ıslah edilmiştir. Bu durumda 02.06.2014 tarihli dilekçe ile ilk ıslah dilekçesinde yer almayan farklı alacak kalemlerinin ıslah edildiği yapılan bu ıslahta ilk ıslah dilekçesinde bulunan ücret alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dairemiz uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür. Bu nedenle mahkemece ücret alacağı dışındaki alacak kalemleri için 02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesine değer verilerek hüküm kurulması yerinde ise de bu dilekçeye karşı davalı tarafından süresi içinde zamanaşımı definde bunulmasına rağmen mahkemece zamanaşımı definin dikkate alınmaması hatalıdır.

    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili ve davacı tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili, davacının 19/06/2008 - 02/02/2012 tarihleri arasında davalı işverenlikte uluslararası tır şoförü olarak çalışmasına rağmen sigorta kayıtlarına bu çalışmalarının yansıtılmadığını, iş akdinin hiçbir haklı sebep olmaksızın kötü niyetle işveren tarafından feshedildiğini, çalışması boyunca fazla mesai yaparak ulusal bayram genel tatil günlerinde dahi çalışmaya devam ettiğini, izinlerini kullanmadığını, birtakım ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı, kötü niyet tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı cevabının özeti:
    Davalı vekili, davacının ilk işe giriş tarihinden itibaren bildirimlerinin eksiksiz olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapıldığını, kendi isteği ile işten ayrıldığını ve daha sonra tekrar işe başlatıldığını, şirket nezdinde herhangi bir alacağı bulunmadığını, çalışılan dönemlerde tüm hak edilen ücretlerin banka aracılığıyla eksiksiz olarak ödendiğini, işe hiçbir haklı sebep olmaksızın devamsızlık yapması nedeni ile iş akdinin geçerli olarak feshedildiğini, yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Bozma İlamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 12.09.2019 tarih ve 2017/23661 Esas 2019/16094 Karar sayılı ilamı ile; “1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle “Günsaldı Gübre Paz. Gıda. Tic ve Taş. Ltd Şti.” olan davalı şirket unvanının karar başlığında “Günsaldı Gübre Paz. Tic. Ltd. Şti” olarak yazılmasının mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte bir hata olduğunun anlaşılmasına göre, davalının yerinde bulunmayan ve sebepleri bildirilmiş olmayan bozma isteği ile davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Islah, iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve ardından gelen maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
     6100 sayılı Kanun'un 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre,kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def'inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
    Dava kısmi dava olarak açılmış olup, dava dilekçesinde fazlası saklı tutularak 3.500,00 TL kıdem tazminatı, 1.500,00 TL kötüniyet tazminatı, 1.500,00 TL ihbar tazminatı, 18.000 TL ücret alacağı, 2.000,00 TL fazla çalışma, 1.500,00 TL hafta tatili, 2.000,00 TL ulusal bayram ve genel tatil, 2.000,00 TL yıllık ücretli izin alacağı olmak üzere toplam 30,000 TL işçilik alacağı talep edilmiştir.
    Mahkemece dosyada aldırılan 02.12.2013 tarihli kök bilirkişi raporunda; 7.501,65 TL brüt kıdem tazminatı, 3.645,19 TL brüt ihbar tazminatı, 2.733,89 TL brüt yıllık ücretli izin alacağı, net 1.681,40 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, net 2.698,22 TL hafta tatili ücreti alacağı ve 31.699,56 TL net ücret alacağı hesaplanmış fazla çalışma ve kötüniyet tazminatı koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
    Davacı, kök rapor üzerine 30.05.2014 tarihli dilekçesinde, ücret alacağının hatalı hesaplandığını, bilirkişi raporunda hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının düşük hesaplandığını, fazla çalışma alacağının ve kötüniyet tazminatının hesaplanmamasının hatalı olduğunu öne sürerek dava miktarını toplam 58.000,00 TL olarak düzeltmiş olup bu talebi için dilekçe tarihinde ıslah harcı yatırmıştır. Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceğine göre Mahkemece değer verilmesi gereken ıslah dilekçesi 30.05.2014 tarihli olan dilekçedir. Bu dilekçe ise davalıya 09.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı yanca bu ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı savunmasında bulunulmamıştır.
    Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak 03.12.2014 tarihli ıslah dilekçesinin ve bu dilekçeye karşı yapılan zamanaşımı savunmasının dikkate alınması hatalı olmuştur. Dolayısıyla mahkemece davada ıslah tarihinin 30.05.2014 olduğu ve ıslah zamanaşımı savunması bulunmadığı kabulüne göre sonuca gidilmesi gerekmektedir.
    Hal böyle olunca, Mahkemece, kök rapora itiraz üzerine aldırılan ve ıslah zamanaşımı savunması dikkate alınmadan alacakların hesaplandığı 07.12.2015 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak sonuca gidilmelidir. Bu raporda brüt 6.979,18 TL kıdem tazminatı, brüt 3.645,19 TL ihbar tazminatı, brüt 2.733,89 TL yıllık ücretli izin, net 1.602,02 TL bayram ve resmi tatil ücreti, net 2.565,50 TL hafta tatili ücreti, net 26.350,56 TL ücret alacağı hesaplanmıştır. Mahkemece bu raporda hesaplanan miktarlara göre alacakların hüküm altına alınması, dava ve 30.05.2014 tarihli ıslah dilekçesindeki bakiye talep ve miktarın ise reddine karar verilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulmuş, temyize konu hüküm kurulmuştur.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı, davalı vekili ile davacı temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava kısmi dava olarak açılmış ve dava dilekçesinde, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, dini milli bayram tatil günlerinde çalışma karşılığı ücretleri ve kötüniyet tazminatının tahsili talep edilmiştir. Mahkemece deliller toplanmış ve bilirkişi hesap raporu aldırılmıştır. Davacı 30.05.2014 tarihli dilekçesi ile ücret alacaklarını, 02.06.2014 tarihli dilekçesi ile de hafta tatili, ulusal bayram genel tatil, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ve kötüniyet tazminatı taleplerini ıslah ettiğini bildirmiştir. Her iki dilekçesinin ardından ıslah harcını da yatırmıştır.
    Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 110. maddesi kapsamında "davaların yığılması" olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
    Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep söz konusu olup, diğer taleplerle ilgili talep artışı ikinci ıslah olarak değerlendirilemez.
    Somut uyuşmazlıkta, bozma ilamımızda, davacının alacak talepleri değerlendirilirken 30.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ve dava dilekçesi ile ıslaha karşı zamanaşımı def’ini dikkate almaksızın hazırlanan 07.05.2015 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak alacak taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
    02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesini tavzih eden dilekçede 30.05.2014 tarihli ilk ıslah dilekçesinde yer almayan farklı alacak kalemleri ıslah edilmiştir. Bu durumda 02.06.2014 tarihli dilekçe ile ilk ıslah dilekçesinde yer almayan farklı alacak kalemlerinin ıslah edildiği yapılan bu ıslahta ilk ıslah dilekçesinde bulunan ücret alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dairemiz uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür. Bu nedenle mahkemece ücret alacağı dışındaki alacak kalemleri için 02.06.2014 tarihli ıslah dilekçesine değer verilerek hüküm kurulması yerinde ise de bu dilekçeye karşı davalı tarafından süresi içinde zamanaşımı definde bunulmasına rağmen mahkemece zamanaşımı definin dikkate alınmaması hatalıdır.
    Yine, 30.05.2014 tarihli dilekçe ile ücret alacağının ıslah edildiği görülmekle ücret alacağının ıslah edilmediği gerekçesi ile dava dilekçesindeki miktara göre ücret alacağının kabulü de yerinde değildir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26/05/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ