• BOZMADAN SONRA ISLAH İÇİN İLK DERECE MAHKEMESİNİN TAHKİKAT YAPMIŞ OLMASININ GEREKTİĞİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/17, 59
    1475 S. İşK/14
    6100 S. HMK/177

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2021/11252
    Karar No. 2021/16429
    Tarihi: 13.12.2021

    lBOZMADAN SONRA ISLAH İÇİN İLK DERECE MAHKEMESİNİN TAHKİKAT YAPMIŞ OLMASININ GEREKTİĞİ
    l CEVAP DİLEKÇESİNİN ISLAH EDİLEREK ZAMANAŞIMI DEF’İ İLERİ SÜRÜLEBİLECEĞİ
    l USUL KURALLARINDA YAPILAN DEĞİŞİK-LİĞİN YÜRÜRLÜĞE GİRME ESASLARI

    ÖZETİ: Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesi, 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilerek, Yargıtay’ın bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince tahkikata ilişkin bir işlem yapılması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi mümkün hale getirilmiştir.
    Belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Kanunun ‘zaman bakımından uygulama’ başlığını taşıyan 448. maddesinde, kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Usul kurallarının derhal uygulanabilmesinin tek şartı, tamamlanmış işlemleri etkilememektir. Bu açıklamalara göre bozma sonrası ıslah yapılabileceğine ilişkin yasal düzenlemenin yürürlük tarihi 28.07.2020 tarihi olup, usule ilişkin yeni hükmün yürürlük tarihinde tamamlanmış işlemler yönünden uygulanması mümkün değildir.
    Davalı vekili 21.04.2021 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesini ıslah etmiş olup ıslahın, bozma sonrasında ıslaha imkan tanımak için Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesinde değişiklik yapan 7251 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 28.07.2020 tarihinden sonra yapıldığı, bu nedenle davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı ile zamanaşımı def'isine değer verilerek sonuca gidilmesi gerekir.

    DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde aralıksız çalıştığını, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nin 2017/29687esas, 2020/6100 karar sayılı ilamı ile özetle; davacının 12 yıl 4 ay 28 gün hizmet süresi olduğu kabulü ile davacının kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacaklarının belirlenmesi gerektiği, mahkeme gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluştuğu, kabule göre de dinlenen davacı tanıklarından Osman davalı ile aynı şirkette çalışması olmayan komşu şirkette çalışması olan ve davacının çalışma koşullarını bilmediği, bu nedenle sadece davacı tanığı Zeynel’in davacı ile birlikte çalıştığı dönemler için fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacağı hesabı yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
     Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında, bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda ihtilaf vardır.
    Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilerek, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 esas 1948/3 karar sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
    Diğer taraftan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesi, 22/7/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değiştirilerek, Yargıtay’ın bozma kararından sonra İlk Derece Mahkemesince tahkikata ilişkin bir işlem yapılması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesi mümkün hale getirilmiştir. Hal böyle olunca uyuşmazlığın, söz konusu yasal düzenleme bağlamında ayrıca ele alınması zorunluluğu doğmuştur.
    Belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Kanunun ‘zaman bakımından uygulama’ başlığını taşıyan 448. maddesinde, kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe gireceği ifade edilmektedir. Usul kurallarının derhal uygulanabilmesinin tek şartı, tamamlanmış işlemleri etkilememektir. Bu açıklamalara göre bozma sonrası ıslah yapılabileceğine ilişkin yasal düzenlemenin yürürlük tarihi 28.07.2020 tarihi olup, usule ilişkin yeni hükmün yürürlük tarihinde tamamlanmış işlemler yönünden uygulanması mümkün değildir.
    Somut olayda, Mahkemenin ilk kararı davalının temyizi üzerine Dairemizce bozulmuştur. Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davalı vekili, cevap dilekçesini ıslah ederek zamanaşımı def'inde bulunmuş, Mahkemece bu talep dikkate alınmadan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı vekili 21.04.2021 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesini ıslah etmiş olup ıslahın, bozma sonrasında ıslaha imkan tanımak için Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesinde değişiklik yapan 7251 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 28.07.2020 tarihinden sonra yapıldığı, bu nedenle davalı vekilinin cevap dilekçesinin ıslahı ile zamanaşımı def'isine değer verilerek sonuca gidilmesi gerekir. Davalının cevap dilekçesinin ıslahı ile zamanaşımı def'isi dikkate alındığında, dava 04.02.2013 tarihinde açılmış olup bu tarihten beş yıl geriye gidildiğinde 04.02.2008 tarihinden önceki talepler zamanaşımına uğramıştır. Davacının 2008-2013 tarihleri arasındaki çalışması yönünden ise, tanık dahil başkaca delil ile ispat edilemediğinden davacının fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
    2-Kabule göre ise, Mahkemece davadaki kabul ve reddedilen miktarın yanlış belirlenerek buna göre de vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin de yanlış hesap edilmiş olması ayrı bozma nedenidir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13.12.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.
     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ