• BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİ

    YARGITAY
    7. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
     2015/3406
    2015/8658
    13.05.2015
    İlgili Kanun / Madde

    4857 S. İşK. /21

     
       
    • BOŞTA GEÇEN SÜRE ÜCRETİ
      ÖZETİ Boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklar için, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra boşta geçen en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir. Boşta geçen en çok dört aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı hesaplamaya gidilmelidir.
                    Kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar hesaplanacak ücret ve diğer alacaklar, işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.
                    İşe iade başvurusunda boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödenmesi talep edilmiş ise, başvuru ile birlikte işveren de temerrüde düşürülmüş sayılmalıdır. Sözü edilen ücret ve diğer hakların ödenmemesi durumunda başvuru tarihinden itibaren faiz hakkı doğar.
                    İşe başlama isteğini içeren başvuruda, boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların açıkça talep edilmemiş olması halinde ise, dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmelidir.
                    Boşta geçen sürenin en çok dört aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve servis hizmeti gibi para ile ölçülebilen haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların, işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak fiili çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile satışa bağlı prim gibi ödemelerinin, en çok dört ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz.

     
     
         
                 
                   
    Dava Türü                           : Alacak
                    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
                    1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
                    2- Davacı, davalı işyerinde  27.08.2001-31.05.2008 tarihleri arasında  aralıksız olarak teknik hizmetler birimi elemanı  olarak  çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından sonlandırıldığını, işe iade davası açtığını ve davanın kabul edilerek kesinleştiğini,  bunun üzerine davalı işyerine işe başlamak için başvurmasına rağmen işe başlatılmadığını bildirerek boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı ile  “diğer” alacaklarının tahsilini talep etmiş; daha sonra Diyarbakır 2. İş Mahkemesi 2012-489 E. 2012-735 K. sayılı dosyası ile dava açarak fark kıdem ve fark ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti farkı alacaklarının tahsilini ayrıca talep etmiş ve bu iki dosya birleşmiştir.
                    Davalı, davacının işe başvuruda samimi olmadığını, verilen süre geçtikten sonra işe başvurduğunu ve başka bir işte çalıştığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
                    Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dosya yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
                    Taraflar arasında davacının birleşen dava yönünden yapmış olduğu feragatin asıl dosyada “diğer alacaklar” başlığı altında hesaplanan alacaklara olan etkisi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
                    Feragat 6100 sayılı HMK da “davayı son erdiren taraf işlemleri” arasında sayılmış ve aynı kanunun 311 inci maddesinde feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlenmiştir. Feragat karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan tek tarflı bir işlemdir. Buna göre feragat usul hukuku açısından ait olduğu alacağa ilişkin davayı sona erdirme ; maddi hukuk açısından ise yine ait olduğu hakkı ortadan kaldırma sonucunu doğurmaktadır.
                    Somut olayda davacı asıl davaya ait dava dilekçesinde boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı ile  “diğer alacaklarının” tahsilini talep etmiştir. Yine davacı tarafından  Diyarbakır 2. İş Mahkemesi 2012/489 E. 2012/735 K. sayılı dosyası ile açılan davada  fark kıdem ve fark ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti farkı alacaklarının tahsilini talep etmiş ve bu iki dosya birleştirilmiştir. Asıl dosyada alınan bilirkişi raporunda davacının boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı, kıdem ve ihbar tazminatı farkı, yıllık izin ücreti farkı ile diğer alacaklar (ikramiye çocuk yardımı v.s) kalemlerinde hesaplama yapılmıştır. Davacı 09.09.2013 havale tarihli dilekçesi asıl davaya ait dava dilekçesinde “diğer alacaklar” başlığında talep ettiği alacakların dava dilekçesinin 6 ve 7 numaralı bentlerinde de belirttiği üzere sosyal haklar, ikramiye, yıllık izin farkı ve kıdem tazminatı alacakları olduğunu, bilirkişi raporunda bu alacaklardan sadece yıllık izin ücreti farkı ile kıdem tazminatı farkı kalemlerinde alacağının bulunduğunun anlaşıldığı, diğer yandan açmış olduğu ve asıl dava ile birleşen ek davada da aynı taleplerde bulunduğunu bu nedenle karışıklığa mahal vermemek için birleşen dosyadan feragat ettiğini bildirmiştir. Bunun üzerine mahkemece birleşen dosya yönünden davanın feragat nedeniyle davanın reddine ve kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti farkına ilişkin alacağın ise “diğer alacaklar” başlığı altında kabulüne karar verilmiştir.
                    Davacı her ne kadar birleşen davada feragat etme gerekçesini asıl dava dilekçesinde birleşen dosyada talep ettiği alacakların zaten mevcut olduğu şeklinde açıklamış ise de bu açıklama ile çelişkiye düşmüştür. Davacının asıl dava  dosyasında talep ettiğini iddia ettiği alacaklar için yaklaşık 5 ay sonra yeni bir dava açması ve bu davada aynı alacakları talep etmiş olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Tüm dosya kapsamından davacının asıl dava dosyasındaki “diğer alacaklar” adı altında dava ettiği alacakların ücret zammı,ikramiye ve çocuk yardımı v.s gibi temel ücrete ek olarak verilen sosyal haklara ilişkin olduğu ve bilirkişi raporuna göre bu alacaklara hak kazanamadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan bilirkişi raporunda hesaplanan  kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti farkına ilişkin alacaklar her ne  kadar mahkemece; diğer alacak adı altında kabul edilmiş ise de; bu alacaklar birleşen dava dosyasında talep edilen alacaklardan olup, davacı birleşen dosyadaki taleplerinden feragat ettiğinden davanın “diğer alacaklar” yönünden reddi gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin davacının “diğer alacaklar” adı altındaki talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
                    3- İşe iade davası sonunda işçin boşta geçen süreye ait ücretinin hesaplanması konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
                    Boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklar için, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra boşta geçen en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir. Boşta geçen en çok dört aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı hesaplamaya gidilmelidir.
                    Kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar hesaplanacak ücret ve diğer alacaklar, işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.
                    İşe iade başvurusunda boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödenmesi talep edilmiş ise, başvuru ile birlikte işveren de temerrüde düşürülmüş sayılmalıdır. Sözü edilen ücret ve diğer hakların ödenmemesi durumunda başvuru tarihinden itibaren faiz hakkı doğar.
                    İşe başlama isteğini içeren başvuruda, boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların açıkça talep edilmemiş olması halinde ise, dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmelidir.
                    Boşta geçen sürenin en çok dört aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve servis hizmeti gibi para ile ölçülebilen haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların, işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak fiili çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile satışa bağlı prim gibi ödemelerinin, en çok dört ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz.
                    Somut olayda davacının boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tarihinde alması gereken ücret üzerinden hesaplamıştır. Oysa yukarıda detaylı şekilde açıklandığı üzere üzere boşta geçen süre ücreti işçinin geçersiz sayılan fesih tarihinde aldığı ve devam eden 4 aylık süre içerisinde alması gereken ücret üzerinden hesaplanmalıdır. Mahkemece bu hususa dikat edilmeden hatalı şekilde hesaplanan boşta geçen süre ücretinin hüküm altına alınmış olması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
                    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.


     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ