• AYNI DÖNEM İÇİN BİRDEN FAZLA KIDEM TAZMİNATI VERİLEMEMESİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S.İşK/57
    1475 S.İşK/14

    T.C
    YARGITAY
    9.HUKUK DAİRESİ

    Esas No:  2006/35660
    Karar No: 2007/15229
    Tarihi:      15.05.2007

    l AYNI DÖNEM İÇİN BİRDEN FAZLA KIDEM TAZMİNATI VERİLEMEMESİ
    l DOĞMAMIŞ BİR HAK İÇİN TEMERRÜDE DÜŞÜRÜLEMEYECEĞİ
    l İKRAMİYENİN 365’E BÖLÜNEREK ÜCRETE EKLENMESİNİN GEREKMESİ

    ÖZETİ: Davacının daha önce açmış olduğu dava sebebiyle kıdem tazminatını istek konusu dönem için almış ve bu dönem tasfiye edilmiştir. 1475 sayılı yasanın 14/8. maddesine göre aynı dönem için birden fazla kıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Buna göre 1.10.1995-31.1.1997 tarihleri arasında kalan süre için yeniden kıdem tazminatı hesabı ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
    Mahkemece, izin ücreti yönünden davacının iş sözleşmesinin işverence işe başlatılmayacağının açıklandığı tarihten itibaren faize karar verilmiştir. Belirtilen tarih fesih tarihi olup, izin ücretine bu tarihte hak kazanılmaktadır. Davacı işçi işe iade için başvurusunda, süresi içinde işe başlatılmadığı taktirde izin ücretinin ödenmesini talep etmiş ise de doğmamış bir hak için işverenin temerrüde düşürülmesi mümkün değildir. Borçlar Kanunun 101. maddesinde muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği kurala bağlanmıştır. Böyle olunca izin ücreti bakımından dava ve ek dava tarihlerinden itibaren faize karar verilmelidir.
    Tazminata esas ücretin tespiti noktasında bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. ikramiyenin son ödenen miktara göre değil, bir yıllık tutarının 365'e bölünmesi suretiyle tazminata esas ücrete eklenmesi ve davalının diğer itirazlarının da değerlendirilmesi gerekir.

    DAVA: taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ile izin ücreti alacağının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içerisinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.05.2007 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davalı adına Avukat B.K ile karşı taraf adına Avukat E.K geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya  son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü;
    1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı işçinin 1997 yılında açmış olduğu bir davada, 1.10.1995- 31.1.1997 tarihleri arasında çalışılan süre bakımından kıdem tazminatı isteğinde bulunulmuş, anılan davanın kabulü ile kesinleşen karar doğrultusunda kıdem tazminatı davacıya ödenmiştir. İşçinin daha sonraki çalışmalarının ardından işverence iş sözleşmesinin 2003 yılında feshi sebebiyle işe iade davası açılmış ve kesinleşen işe iade karan sonrasında işçinin başvurusuna rağmen işveren işe almamış ve bu şekilde fesih gerçekleşmiştir. Davacı işçi bu son fesih tarihine kadar olan hizmet sürelerinin tamamı için kıdem tazminatı isteğiyle bu davayı açmıştır. Mahkemece tüm süreye göre hesaplanan kıdem tazminatından, daha önce ödenen kıdem tazminatı tutarının yasal faizi ile birlikte indirilmesi suretiyle kalan miktarın tahsiline dair karar verilmiştir.
    Davacının daha önce açmış olduğu dava sebebiyle kıdem tazminatını istek konusu dönem için almış ve bu dönem tasfiye edilmiştir. 1475 sayılı yasanın 14 / 8. maddesine göre aynı dönem için birden fazla kıdem tazminatı ödenmesi mümkün değildir. Buna göre 1.10.1995- 31.1.1997 tarihleri arasında kalan süre için yeniden kıdem tazminatı hesabı ile sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Bilirkişi ek raporunda (b) seçeneği bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmelidir.
    3- Mahkemece, izin ücreti yönünden davacının iş sözleşmesinin işverence işe başlatılmayacağının açıklandığı tarihten itibaren faize karar verilmiştir. Belirtilen tarih fesih tarihi olup, izin ücretine bu tarihte hak kazanılmaktadır. Davacı işçi işe iade için başvurusunda, süresi içinde işe başlatılmadığı taktirde izin ücretinin ödenmesini talep etmiş ise de doğmamış bir hak için işverenin temerrüde düşürülmesi mümkün değildir. Borçlar Kanunun 101. maddesinde muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının İhtarı ile temerrüde düşeceği kurala bağlanmıştır. Böyle olunca izin ücreti bakımından dava ve ek dava tarihlerinden itibaren faize karar verilmelidir.
    4-Tazminata esas ücretin tespiti noktasında bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. ikramiyenin son ödenen miktara göre değil, bir yıllık tutarının 365'e bölünmesi suretiyle tazminata esas ücrete eklenmesi ve davalının diğer itirazlarının da değerlendirilmesi gerekir. Bu yönden eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, Davalı yararına takdir edilen 500YTL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.5.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ