• İŞE İADE DAVASI SONUCU KARAR VERİLEN SENDİKAL TAZMİNATTAN GELİR VERGİSİ KESİLEMEYECEĞİ

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/21
    6356 S.STK/25
    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2023/6357
    Karar No. 2023/4909
    Tarihi: 04.04.2023

    İŞE İADE DAVASI SONUCU KARAR VERİLEN SENDİKAL TAZMİNATTAN GELİR VERGİSİ KESİLEMEYECEĞİ

    ÖZETİ: 6356 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi kapsamında iş sözleşmesi sendikal nedenle feshedilen işçiye bir yıllık ücreti tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödeneceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin devamında işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verileceği, ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu düzenleme dikkate alındığında sendikal tazminatın da iş güvencesi tazminatı niteliğinde olduğunun kabulü gereklidir.
    Bu durumda 193 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi uyarınca sendikal tazminatın iş güvencesi tazminatı kapsamında değerlendirilmesi ve buna göre gelir vergisinden muaf tutulması gerektiği anlaşılmaktadır.
    Yapılan bu açıklamalara göre sendikal tazminatın gelir vergisinden muaf olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından sendikal tazminatın tamamının gelir vergisinden muaf olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın giderilmesi gerekir.

    I. BAŞVURU
    Başvurucu vekili dilekçesinde; davalı işverenin davacı işçileri başvurularına rağmen işe başlatmadığını ve boşta geçen süre ücreti, iş güvencesi tazminatı yerine hükmedilen sendikal tazminat, kıdem ve ihbar tazminatına karşılık ödeme yaptığını, ödeme yaparken iş güvencesi tazminatı yerine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun (6356 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmedilen sendikal tazminatın tamamından gelir vergisi kesintisi yaptığını, davacı işçilerin iş güvencesi tazminatı yerine hükmedilen sendikal tazminattan yapılan gelir vergisi kesintisinin iadesi için Tepecik Vergi Dairesine başvuruda bulunduğunu, Tepecik Vergi Dairesinin iş güvencesi tazminatı yerine hükmedilen sendikal tazminatın iş güvencesi tazminatının tavanı olan 8 aylığı tutarından yapılan gelir vergisi kesintisini iade ettiğini, davacı işçilerin yapılan eksik ödemeler nedeniyle Kocaeli 4. İş Mahkemesi ve Kocaeli 6. İş Mahkemesinde seri şekilde fark sendikal tazminat, boşta geçen süre ücreti ile fark kıdem ve ihbar tazminatı davası açtıklarını, Kocaeli 4. ve 6. İş Mahkemelerinin fark alacak davalarının kısmen kabulüne karar verdiğini, anılan kararlara karşı hem davacı hem de davalı tarafın istinaf yoluna başvurduğunu, seri dosyaların bir bölümünün Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, diğer bir bölümünün ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından kesin olarak karar bağlandığını, olaylar aynı olmasına rağmen farklı Daireler tarafından aksi yönde kararlar verildiğini, iş güvencesi tazminatı yerine hükmedilen sendikal tazminatın iş güvencesi tazminatının nitelikli hâli olup gelir vergisinden muaf olduğunu, işçinin bir kez sendikal nedenlerle işe iade davası açması hâlinde 6356 sayılı Kanun'da belirtilen tazminatın dışında ayrıca iş güvencesi tazminatı talep etmesinin açıkça yasaklandığını, dolayısıyla sendikal nedenlerle işe başlatmama hâlinde ödenecek sendikal tazminatın 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 21 inci maddesindeki iş güvencesi tazminatı yerine ağırlaştırılmış olarak düzenlenen nitelikli iş güvencesi tazminatı olduğunu, vergi uyuşmazlıklarında uzman Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Daireleri ve Danıştay 4. Dairesi kararlarının sendikal tazminat ödemesinin ücret niteliği taşımadığı ve bu ödemeden gelir vergisi kesintisi yapılmaması gerektiğini kanıtladığını belirterek Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 10.05.2022 tarihli ve 2021/546 Esas, 2022/1010 Karar sayılı kararı ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20.12.2022 tarihli ve 2021/869 Esas, 2022/2384 Karar sayılı kararı ile arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
    II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI  
    Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 16.02.2023 tarihli ve 2023/2 Esas, 2023/2 Karar sayılı kararı ile; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 10. Hukuk Daireleri arasında uyuşmazlık bulunduğu ve uyuşmazlığın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin sendikal nedenlere dayalı fesih iddiası ile açılan işe iade davalarında hükmedilen sendikal tazminat alacağından gelir vergisi kesintisi yapılmaması gerektiğine yönelik tespit ve kabulü doğrultusunda giderilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle söz konusu uyuşmazlığın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
    III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
    A. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 10.05.2022 Tarihli ve 2021/546 Esas, 2022/1010 Karar Sayılı Kararı
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sendikal tazminat talebinin geçersiz sayılan fesih tarihindeki ücrete göre hesaplandığı, bu alacaktan gelir vergisi ve damga vergisi kesilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince sadece 4 aylık kısmı için gelir vergisi kesinti yapılan hesaplamaya itibar edilerek hüküm kurulduğu, ancak gelir vergisi ve damga vergisinin tazminatın tamamına göre hesaplanması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kesin olmak üzere karar verilmiştir.
    B. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 20.12.2022 Tarihli ve 2021/869 Esas, 2022/2384 Karar Sayılı Kararı
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sendikal tazminat talebinin geçersiz sayılan fesih tarihindeki ücrete göre hesaplandığı, fark sendikal tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesince hesap raporunda sendikal tazminat alacağının 4 aylık kısmının gelir vergisi kesintisine tâbi olduğu değerlendirilerek yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı, dosyaya giren kayıtlar ve sunulan emsal yüksek yargı kararları doğrultusunda davalının bu yöndeki itirazlarının yerinde görülmediği, davacı yanın boşta geçen süre ücreti, sendikal tazminat ve ihbar tazminatı talepleri açısından faiz başlangıç tarihi olarak temerrüt tarihinin esas alınması talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedildiği, davacının 18.03.2019 tarihinde işe iade başvurusu yaptığı ihtarnamesinde boşta geçen süre ücreti alacağı yönünden davacının işe başlatılmadığı tarih itibarıyla faiz talebinde bulunduğu, bu nedenle taleple bağlı kalınarak boşta geçen süre ücreti alacağı yönünden işe başlatılmama tarihinden faize hükmedilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince her ne kadar kıdem tazminatı açısından faiz başlangıç tarihi olarak 2017 yılındaki ilk fesih tarihi kabul edilmiş ise de davacının işe iade için başvurduğu, ancak işe iade talebinin kabul edilmeyerek ödemenin yapıldığı tarih olan 09.04.2019 tarihinin fesih tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, sendikal tazminata yasal faiz uygulanması gerekirken bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, toplamda 50 dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı belirtilen tam ücretin %50' si oranında vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir iken tam vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kesin olmak üzere karar verilmiştir.
    IV. GEREKÇE
    A. Uyuşmazlık
    Uyuşmazlık, işe iade davası sonucunda hüküm altına alınan sendikal tazminat alacağından gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    B. İlgili Hukuk
    1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
    2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
    3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:
    “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
    4. 6356 sayılı Kanun'un "Sendika özgürlüğünün güvencesi" kenar başlıklı 25 inci maddesi şöyledir:
    "(1) İşçilerin işe alınmaları; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamaz.
    (2) İşveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklıdır.
    (3) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farklı işleme tabi tutulamaz.
    (4) İşverenin yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi hâlinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir.
    (5) Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi hâlinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 20 ve 21 inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi hâlinde, 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir. Ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilmez. İşçinin 4857 sayılı Kanunun yukarıdaki hükümlerine göre dava açmaması ayrıca sendikal tazminat talebini engellemez.
    (6) İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğü işverene aittir. Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür.
    (7) Fesih dışında işverenin sendikal ayrımcılık yaptığı iddiasını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak işçi sendikal ayrımcılık yapıldığını güçlü biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren davranışının nedenini ispat etmekle yükümlü olur.
    (8) Yukarıdaki hükümlere aykırı olan toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
    (9) İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara göre sahip olduğu hakları saklıdır."
    4. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun (193 sayılı Kanun) bu madde kapsamında yazılı tazminat ve yardımların gelir vergisinden müstesna olduğunu belirten 25 inci maddesinin yedinci fıkrası şu şekildedir:
    "b) Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
    5. 193 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi ise şöyledir:
    “Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsilat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”
    5. Aynı konuda Danıştay 4. Dairesinin 18.03.2019 tarihli ve 2015/4655 Esas, 2019/2084 Karar sayılı ilâmı.
    C. Değerlendirme
    1. 16.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun ile 193 sayılı Kanun'da değişiklik yapılmış ve işe başlatmama tazminatı gelir vergisi istisnaları arasında gösterilmiştir. Buna göre işe başlatmama tazminatından sadece damga vergisi kesilmesiyle yetinilmelidir.
    2. Uyuşmazlığa konu dava dosyalarında davacıların iş sözleşmelerinin feshi üzerine açtıkları işe iade davalarında feshin sendikal nedene dayandığı kabul edilerek işe iadelerine karar verildiği, davalı işverence işe başlatılmamaları üzerine işçilik alacaklarının tahsili için dava açtıkları, yapılan yargılamalar sonucunda sendikal tazminat alacağının gelir vergisi kesintisi yapılarak hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
    2. 6356 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi kapsamında iş sözleşmesi sendikal nedenle feshedilen işçiye bir yıllık ücreti tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödeneceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin devamında işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verileceği, ancak işçinin işe başlatılmaması hâlinde, ayrıca 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tazminata hükmedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu düzenleme dikkate alındığında sendikal tazminatın da iş güvencesi tazminatı niteliğinde olduğunun kabulü gereklidir.
    3. Bu durumda 193 sayılı Kanun'un 25 inci maddesi uyarınca sendikal tazminatın iş güvencesi tazminatı kapsamında değerlendirilmesi ve buna göre gelir vergisinden muaf tutulması gerektiği anlaşılmaktadır.
    4.Yapılan bu açıklamalara göre sendikal tazminatın gelir vergisinden muaf olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından sendikal tazminatın tamamının gelir vergisinden muaf olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın giderilmesi gerekir.
    V. KARAR
    1. Uyuşmazlığın, işe iade davası sonucunda hüküm altına alınan sendikal tazminat tutarının tamamının gelir vergisinden muaf olduğu yönünde giderilmesine,
    2. Dosyanın talepte bulunan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
    3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
    04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.


     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ