• Sunuş: Türkiye’de Çocuk Emeği ve İşçiliği: Özel Sayı

    Saniye DEDEOĞLU

    Türkiye’de çocuk emeği ve işçiliği sosyal politika ve uygulama alanında uzun yıllardır çözüm üretilmesi gereken bir toplumsal sorun olarak görülmesine karşın, bu alana etkin müdahalelerin gerçekleşebilmesi için kapsamlı ve derinlemesine hem ampirik hem de teorik bilgiye gereksinim duyduğumuz açıktır. Örneğin kadın emeği ve istihdamına ilişkin çalışmalar 1980’lerin başında yeni yeni gelişmeye başlamış olmasına karşın günümüzde bu alandaki literatür analiz olarak epey yol almış ve gelişmiştir. Benzer bir gelişmeyi ise çocuk emeği alanında kaydettiğimizi söylemek zordur. Çocuk çalışması alanında en sistematik bilgi üretimi, 1992 yılında ILO/IPEC programına katılan Türkiye de, çocuk işçiliği mücadele konusunda IPEC program çerçevesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koodinatörlüğünde projeler ile yürütülmüş ve o tarihten günümüze bu alanda türlü araştırmalar yapılmasına karşın bilimsel bilgi üretim süreci politika uygulama süreci kadar gelişmemiştir.

    Literatürde çocuk emeği ve işçiliğini tanımlayan ve hukuksal sınırlarına işaret eden bir dizi çalışma olmasına karşın çocuk emeğinin görümlerini ele alan araştırmalar sadece belli alanlarla sınırlı kalmıştır. Bu alanların başında ise gezici mevsimlik tarım işçi olarak çalışan çocuklara ilişkin araştırmalar gelmekte ve bu alanı oto sanayileri, pazarlar ve sokaklarda çalışan çocuklar izlemektedir. Fakat bütün bu alanların ortak keseni, işverenlerin örgütsüz olduğu ve araştırmacıların daha kolay nüfus edip bilgi üretebildiği alanlar olmasıdır. Diğer taraftan çıraklık ile sektörel işgücü yapısı arasında analitik ilişki kuran çalışmalar yeterince gelişmemiş, sektör yapısı ve işgücü açısından çocuk işçiliğinin ne anlama geldiği ve çocuk işçiliğini farklı üretim alanlarına kanalize eden pratikler pek derin sorgulanmadan kalmıştır. Örneğin, tekstil, hizmetler, ayakkabı, mobilya ve otomotive gibi sektörlerde çalışan çocuklar üzerine sistematik bilgi ve veriden yoksun durumdayız. Bu bağlamda sektörlere içkin, özgün ve çocuk işçiliğinin bu sektörlerdeki üretim için en anlama geldiğini sorgulayan çalışmaların gerçekleştirilmesi sosyal politika uygulamaları için de elzemdir.

    Bütün bunlara ek olarak, TÜİK’in çocuk işçiliğine ilişkin veriyi 2012 yılından sonra yeniden toplamaması niceliksel analizleri de sınırlayan bir etken haline gelmiştir. Özellikle Suriyelilerin gelişi çocuk işçiliği olgusunu yakından etkileyen bir faktör olmasına rağmen, bu alanda ulusal bazda kapsayıcı ve açıklayıcı istatistik veri de bulunmamaktadır. Çalışan çocuklara ilişkin en güncel veri Hanehalkı İşgücü Anketi’nin 15-17 yaş grubu için üretilebilirken, bu üretilen verinin çocuk emeği olgusunu ne kadar yansıttığı ile muğlaktır. Bu yaş grubu yasal çalışma yaş sınırları içinde bulunsalar bile, Türkiye’de varolan çalışma koşulları ve işlerin iş sağlığı ve güvenliği açısından tehlike sınıfları, bu çocukların çok önemli bir kısmını 18 yaş ve üzeri yaş grubu çalışanların yapmaları gereken işlerde çalıştıkları olasıdır. Yine, ek olarak, çocuk ve genç çalışanların çalışma koşullarını düzenleyen hukuksal metinlerin kapsamı ve uygulaması yetersizidir. Nicel veri eksikliği ayrıca çocukların ücretsiz aile işçisi olarak gerçekleştirdikleri faaliyetlerin ve çalışma sürelerinin ve de ayrıca ev içi yeniden üretim faaliyetlerindeki rollerinin anlaşılması açısından önemli bir engeldir.

    Türkiye’de Çocuk Emeği ve İşçiliği Özel Sayı’sında bulunan çalışmaların da işaret ettiği gibi, Türkiye’de çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ücretli çalışma dışındaki alanlarda nasıl yaşandığına ilişkin ve özellikle Suriyeli göçü ve artan göç dalgaları ile ortaya çıkan refakatsiz göçmen çocuklara yönelik çalışmalar çok sınırlı ya da hiç yoktur. Özellikle bu tür araştırılması ve çalışması riskli alanlarda araştırmacıların özel olarak desteklenmesi ve araştırma güvenliğinin kamu kurum ve kuruşları tarafından desteklenmesi varolan bilgi eksikliğini azaltacaktır. Çocuk emeği ve işçiliğini anlamaya ilişkin çalışmaların artması ve yayınlaşması Türkiye’de çocuk işçiliği ile mücadele edilebilmesinin ön koşuludur.

    Bu sayıda yer alan yazılar, Türkiye’de çocuk emeği ve işçiliğinin farklı boyutlarını ele alarak çocuk emeğini akademik çalışmaların gündeminde yer almasını ve bu alandaki bilgi ve araştırmaların derinleşmesine katkı yapmayı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Yazıların özel bir sayı olarak yayınlanmasına olanak sağlayan Çalışma ve Toplum Dergisi’ne editör Dr. Murat Özveri’nin şahsında teşekkür ederim. Ayrıca yazıları ile bu sayının ortaya çıkmasına katkı sağlayan yazarlara ve yazıları değerlendiren hakemlere teşekkürü borç bilir, Türkiye’de Çocuk Emeği ve İşçiliği özel sayısını çocukların işçi olmadığı bir dünya umudu ile bütün çocuklara ithaf ederim.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ