• Sunuş

    Murat ÖZVERİ

    “Eğer tek bir kişi insanlığın geri kalanından farklı bir kanaate sahipse, nasıl o kişinin gücü̈ olsa insanlığı susturma hakkı yoksa, insanlığın da o kişiyi susturmaya hakkı yoktur.”

    John Stuart Mill

     

    51. sayımızla tekrar merhaba.

    Bu sayımızda hakem sürecinde yer alan 18 makaleden 5 makaleye yer verebildik. Hakem sürecinin gelen makale sayısına bağlı olarak uzaması, hakemlerin bir çok makalede kapsamlı değişiklikler istemesi, yazarların hakemlerin istediği kapsamlı değişiklikleri yapmayı yetiştirememeleri gibi nedenlerle hakemden geçen bazı makalelerin yayımlanmasını sonraki sayıya bırakmak zorunda kaldık. Dergimize olan ilginin aratarak devam etmesi en büyük dileğimizdir.

    51. sayımızda da Yargıtay 7, 9, 10, 21 ve 22. HD’lerinin vermiş olduğu toplam 70 adet karar yayımlanmıştır. Ayrıca üç adet Alman Federal Mahkeme kararına yer verilmiştir.

    Yazarlarımıza, makaleleri büyük bir titizlikle inceleyen hakemlerimize, her zaman olduğu gibi derginin basımında büyük emek veren Birleşik Metal-İş Basın Yayın Servisindeki arkadaşlarımıza ve emeği geçen, eleştirileri ve önerileriyle katkı sunan herkese teşekkür ediyoruz.

    Bugüne kadar devam eden yolculuğumuzda, alana dönük bilimsel katkımızın süreklilik göstermesi vazgeçilmez değerimiz oldu. Bilim alanımızı renklendirdiğimize inanıyoruz. Yazarlar, hakemler, yayın kurulu, dergiyi var eden Birleşik Metal İş Sendikası ve editör olarak şahsım, her yolculuğun doğasında olan nice dalgalanmalardan, dergi adına, olgunlaşarak beslendik. Tek şiarımız, bilimsel olma çabasını bırakmamaktı. Bırakmadık…

     Bugün, mütevazı olma günü değil. Akademi ve yargı dünyasında kabul gören bir yerde olduğumuzu düşünüyoruz. Bu yolculuğun hikayesinin yazılmasında yayın kurulu üyelerinin katkısını yadsıyamayız. Ancak bugün, Çalışma ve Toplum dergisi derin bir üzüntüsünü, farklı dünyaların insanları olduğumuz “bizlerle”, “hepimizle”, birlikte paylaşmanın iyiliğine en fazla inandığımız gündeyiz.

    Bilindiği gibi Çalışma ve Toplum bilimsel ölçütlere uygun hazırlanmış her makaleye açıktır. İfade özgürlüğü ve akademik özerklik bilimsel bir yayın için olmazsa olmazdır. İçinde yaşadığımız zor günlerde sadece görüşlerini açıkladıkları için Kanun Hükmünde Kararnamelerle kürsülerinden uzaklaştıran bilim insanlarının yanında olduğumuzu vurgulamak gereği duyuyoruz. Kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak isimlendirilen metni imzaladığı için üniversiteden ihraç edilen akademisyenler arasında dergimiz yayın kurulu ve danışma kurulu üyeleri ile dergimize yazar ve hakem olarak emek vermiş hocalarımız da bulunmaktadır. Bu günlerde ne yazık ki çok sık atıf yapılmak zorunda kalınan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarındaki ana fikri bizde tekrarlıyoruz:

    Sadece olumlu karşılanan ya da kimseye saldırgan gelmeyen ya da insanların kayıtsız kalabildiği bilgi ve fikirler değil, saldırgan gelen, sarsıcı nitelik taşıyan ya da rahatsız eden fikirler de; demokratik toplumun vazgeçilmez özellikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir.”[1]

    Şüphesiz dergimiz yayın kurulunda söz konusu bildiride yer alan görüşlere katılmayan yayın kurulu üyelerinin bulunması doğaldır. Bir görüşe katılmamak başka bir şeydir, görüşünü açıkladığı için bilim insanlarının ellerinden bilim yapma haklarının alınması başka bir şey. Büyük Aydınlanma düşünürü Voltaire’in sözleriyle ifade edecek olursak "düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim." Bu sorumluluk bilinciyle attıkları imza, savundukları görüşler nedeniyle ihraç edilen akademisyenlere yapılanları kınıyor, dergimizin her koşulda bilimsel görüşlerin dile getirilmesinde ve ifade özgürlüğünde karınca kararınca bir platform olmaya devam edeceğinin bilinmesini istiyoruz.

    İlk gün yola çıkarken, derginin bilimsel bağımsızlığını gölgeleyecek her adım için duyarlı olacağımızı birbirimize söz vermiştik. Sözümüz ile duruşumuz arasında bir kopmaya izin veremeyiz.

    Bu zor günleri de dayanışma ile savuşturacağımıza inanıyor 52. sayıda birlikte olmayı diliyoruz.

     


    [1] İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Handyside-Birleşik Krallık, 1976; Sunday Times- Birleşik Krallık, 1979; Lingens-Avusturya, 1986; Oberschlick-Avusturya, 1995; Thorgeirson- İzlanda, 1992; Jersild- Danimarka, 1994; Goodwin-Birleşik Krallık, 1996; De Haes ve Gijels-Belçika, 1997 kararları.

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ