• Kitap Tanıtımı

    Yayın Kurulu

     

    img1 

    Açıklamalı-İçtihatlı 4857 Sayılı İş Kanunu

    Prof. Dr. Savaş TAŞKENT  Dr. F.Barış MUTLAY

    Yayınevi: Beta Basım Yayım

    • Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (İlgili Maddeler)
    • Türk Borçlar Kanunu (İlgili Maddeler)
    • Türk Ticaret Kanunu (İlgili Maddeler)
    • 4857 Sayılı İş Kanunu
    • 1475 Sayılı İş Kanunu (m. 14)
    • Açıklamalı-İçtihatlı 4857 Sayılı İş Kanunu
    • Açıklamalı-İçtihatlı 1475 Sayılı İş Kanunu (m. 14)

    img2 

    Bireysel İş Hukuku Dersleri

    Prof. Dr. Ömer EKMEKÇİ, - Dr. Öğr. Üyesi Esra Yiğit

    On İki Levha Yayıncılık

     

    img3 

    Toplu İş Hukuku

    Prof. Dr. Ercan AKYİĞİT

    Seçkin Yayıncılık

     

    img4 

    Sosyal Politika - Daha İyi Bir Toplum Arayışı

    Tahir BAŞTAYMAZ

    Yayınevi: Dora Yayıncılık

    Sosyal politikanın hedefleri
    Kötü toplumlar ve toplumu kötü yapan özellikler
    Sosyal politika olgusunu hazırlayan tarihi koşullar

    img5 

     

    Özellikle Koşulları ve Hukuki Koşulları Çerçevesinde İş Sözleşmesinin Rızaya Dayalı Devri Yoluyla İşçi Geçişi

    Ender GÜLVER

    Onikilevha Yayıncılık

    İş sözleşmesi, işyeri devrinde olduğu gibi bir kanun hükmüne dayalı olarak işçinin rızasının alınmasına gerek olmaksızın kendiliğinden devredilebileceği gibi devir, işçinin rızası alınarak da gerçekleştirilebilir. İş sözleşmesinin işçinin rızası alınarak devrine dair İş Kanunu'nda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun yasalaşma sürecinde, Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan İş Kanunu Tasarısı'nın 7. maddesinde, iş sözleşmesinin devrine dair bir düzenlemeye de yer verilmesi hususunda girişiminde bulunulmuş, ancak bu girişim kamuoyunda oluşan tepkiler sebebiyle başarılı olamamıştır. Daha sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 429. maddesinde bir düzenleme getirilerek, iş sözleşmesinin işçinin rızasına dayalı olarak devri kurumu, pozitif hukuki dayanağa kavuşturulmuştur. Konuya dair hüküm bulunmayan dönemde, her ne kadar yasal bir dayanağı olmasa da özellikle sözleşme serbestisi ilkesinden hareketle, eski Borçlar Kanunu'nun 320. maddesinde yer alan hükümden de yararlanılarak gerek İş Hukuku Öğretisi'nde gerekse yargı kararlarında iş sözleşmesinin rızaya dayalı devri genel olarak kabul edilmekteydi. İş sözleşmesinin devrine dair getirilen yasal düzenlemeyle bu hukuki kurumla ilgili olarak uygulamada ortaya çıkan sorunlar bütünüyle çözümlenemediği gibi doğrudan düzenlemenin kendisinden kaynaklanan başkaca yeni sorunlar da ortaya çıkmıştır. İş sözleşmesinin rızaya dayalı devrinin tabi olduğu şartlar, devrin yarattığı hukuki sonuçlar ve özellikle devreden ve devralanın hem devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan hem de kıdem tazminatından sorumluluğu gibi pek çok hususta İş Hukuku Öğretisi'nde farklı görüşler ileri sürülmekte ve mevcut sorunlara yönelik olarak birbirinden değişik çözümler önerilmektedir. Belirtilen sebeplerle, yasal düzenlemenin yapılmasının üzerinden uzunca sayılabilecek bir süre geçmiş olmasına karşın konu halen güncelliğini ve önemini korumaktadır. Bu çalışmada, özellikle iş sözleşmesinin devrinin şartları ile devrin hukuki sonuçlarıyla ilgili tartışmalı olan hususlara, İş Hukuku Öğretisi'nde savunulan farklı görüşler ve Yargıtay uygulamasıyla birlikte yer verilmiş ve öteden beri ortak bir noktada çözüme kavuşturulamamış konularda yeni bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.(ARKA KAPAKTAN)

     

     

     

    img6 

    Sendikal Örgütlenmede İşkolunun Belirlenmesi

    İrem ÇELİK

    Yayınevi: On İki Levha Yayıncılık

     

    6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nda işyeri ve meslek esasına göre sendikalaşma açıkça yasaklanmamış olsa da, sendikaların işkolu esasına göre kurulması benimsenmiş ve toplu iş sözleşmesinin yapılması da bu esasa göre şekillenmiştir. Bir işyerinin dahil olduğu işkolunun belirlenmesi; sendikaların kuruluşu, sendika üyeliği, sendikaların faaliyet alanı, toplu iş sözleşmesi düzeyi, toplu iş sözleşmesi türleri, toplu iş sözleşmesi yetkisi gibi hususları doğrudan etkilemekte ve bu hususlar açısından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle işkolu kavramının Türk toplu iş hukuku sistemi içerisinde tabiri caizse belkemiği niteliğinde olduğu söylenebilecektir. Çalışmamızda, bir işyerinin dahil olduğu işkolunun belirlenmesinin Türk toplu iş hukukunda bu derece öneme sahip olması nedeniyle öncelikle; işkolu kavramı, işkollarının ad ve sayısının hangi mevzuatla belirlendiği ve işkollarına dahil olan işlerin nasıl belirlendiği hususları üzerinde durulmuştur. Özellikle NACE Rev.2-Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması, sınıflamanın Avrupa Birliği ülkeleri açısından durumu ve işkollarına dahil olan işlerin belirlenmesindeki rolü dolayısıyla ülkemiz açısından ele alınmıştır. Ayrıca işkolunun belirlenmesinde birim olarak işyerinin esas alınması dolayısıyla işyeri kavramının doğru tanımlanması ve tespitinin önemi nedeniyle işyeri kavramı ve işyerinin sınırları da incelenmiştir. Son olarak işkolunun belirlenmesi usulü ele alınmıştır. Çalışmamızda halihazırdaki düzenlemelere olan etkisi ve önemi nedeniyle kimi zaman mülga kanunlardaki düzenlemelere yer verilmiş, tartışmalı olan hususlarda ise doktrin görüşlerine ve Yargıtay kararlarına da değinilmiştir.(ARKA KAPAKTAN)

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

    img7 

    Ayrımcılık Etnisite Çalışma Hayatı Sosyal Psikolojik Faktörlerin Araştırılması

    Mavi YILDIRIM

    GAZİ KİTABEVİ

     

    3426

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ