-
YEMİN
İlgili Kanun / Madde
4857 S.İşK/32
T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2008/37745
Karar No. 2010/30364
Tarihi: 25.10.2010
l YEMİN
l YEMİNİN MAHKEMECE ANCAK İSPAT YÜKÜ KENDİNE DÜŞEN TARAF YEMİN DELİLİNE BAŞVURMASI HALİNDE HATIRLATILABİLECEĞİ
ÖZETİ: Mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır.
DAVA: Davacı, ücret, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil, yıllık izin ücreti ile sair alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi R.Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Uyuşmazlık yıllık izin ücretinde ve ücret alacağında, ispat yükü kendisine düşen davalı tarafa, yemin hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı kıdem ve ihbar tazminatı yanında ücretlerinin ödenmediğini ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını iddia ederek ücret ve yıllık izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı davacının ücretlerinin ödendiğini, yıllık izinlerinin kullandırıldığını savunmuştur.
Mahkemece her ne kadar davacının 28 aylık bordrosunda imza olmasa da, bu kadar süre ücret alacağı ödenmeden çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile 01.03.2003 - 06.05.2004 tarihleri arasında ücretlerin ödenmediği gerekçesi ile ücret isteğini kısmen, yıllık izin ücretlerinin kullandırıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile yıllık ücretli izin isteğim tam olarak kabul etmiştir.
Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olup; uygulama ve öğreti de iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini (Kesin yemin), diğeri de resen yemin (hâkimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin) dir.
Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır.
Hâkimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 356.maddesinde düzenlenmiş olup; maddede yer alan "iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması" ve "iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verilebilecek derecede hâkimi ikna edememesi" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Yine, Aynı Kanunun 195 ve devamı maddelerinde esasa cevap düzenlenmiş olup; davalının varsa karşı delillerini bildirmesi gereği, 200.maddede 179. ve 180.maddelere atıfla açıkça belirtilmiştir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır(20.10.2008 gün ve 2007/29532 Esas, 2008/27966 Karar sayılı ilamı).
Tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur.
İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın karşı tarafa yönelttiği yemin hukuki sonuç doğurmaz.
Somut olayda; davacı, babasının ve amcasının sahibi olduğu davalı şirkette çalışmıştır. Tanık beyanlarından amir konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Davalı delil listesinde "Ve sair her türlü yasal delil" demekle yemin deliline de dayanabileceğini belirtmiştir. Bu nedenle davalı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatılmaması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine 25.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.