YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ |
|
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2017/2372
2017/5590
11.09.2017 |
İlgili Kanun / Madde
5510 S. SGK. /21
|
|
- ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN RÜCU ALACAĞINDAN SORUMLULUĞUNUN KUSUR ESASINA DAYANDIĞI
- RÜCUAN TAZMİNAT DAVASINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İŞVERENİN KUSURSUZ SORUMLULUK İLKESİNE GÖRE SORUMLU OLMAYACAĞI
- KUSURUN BK HÜKÜMLERİNE GÖRE BELİRLENMESİNİN GEREKMESİ
|
|
|
ÖZETİ Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu ya da kasıtlı bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. Maddede geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir. İstihdam edenlerin sorumluluğunu düzenleyen 818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 55’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 66) maddesinde, işverenin sorumlu olması için kusurlu olması şartı aranmamış iken, 506 sayılı Kanunun anılan maddesinde, üçüncü kişinin işvereninin sorumluluğu kusur esasına dayanması karşısında; üçüncü kişinin işvereni hakkında, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca kusursuz sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Burada hangi hareketin kusur sayılacağına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesine paralel bir açıklama yapılmadığından, kusur olgusunun 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunun 41 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı) maddeleri uyarınca belirlenmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dava, itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 21’nci maddesi üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre iş kazası veya meslek hastalığı üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalı veya hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunların çalışanlarına rücu edilebilir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu ya da kasıtlı bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur. Maddede geçen “çalıştıranlara” ibaresi, zararlandırıcı sigorta olayına neden olan üçüncü kişinin işverenlerini ifade etmekte olup; söz konusu işverenlerin sorumluluğu için, iş kazası veya meslek hastalığının oluşmasında kusurunun bulunduğunun saptanması gerekir. İstihdam edenlerin sorumluluğunu düzenleyen 818 sayılı Mülga Borçlar Kanununun 55’inci (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 66) maddesinde, işverenin sorumlu olması için kusurlu olması şartı aranmamış iken, 506 sayılı Kanunun anılan maddesinde, üçüncü kişinin işvereninin sorumluluğu kusur esasına dayanması karşısında; üçüncü kişinin işvereni hakkında, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca kusursuz sorumluluk hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Burada hangi hareketin kusur sayılacağına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 21’inci maddesine paralel bir açıklama yapılmadığından, kusur olgusunun 818 sayılı Mülga Borçlar Kanunun 41 ve devamı (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı) maddeleri uyarınca belirlenmesi gerektiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda; davalı ticari taksi işletmeciliği yapmakta olan Kurum Bağ-kur sigortalısı ... taksicilik faaliyeti sırasında davalılardan ... tarafından kullanılan araçla çarpışma sonucu yaralanarak sürekli iş göremezlik durumuna girmiştir. Davalı sürücü ...'nin olayda % 100 kusurlu olduğu belirlenmiş ancak diğer davalı araç maliki işleten ... bu kusurdan sorumlu olduğundan bahisle hüküm kurulmuştur. Ancak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı ... için istihdam eden olarak “kusursuz sorumluluk” ilkesinin dava konusu olayda söz konusu olmadığı gibi araç işleteni veya maliki olarak da sorumlu tutulamayacağı belirgin olup, 5510 sayılı Kanunun 21'inci maddesinin kusura dayalı bir sorumluluk öngördüğü gözetilerek, anılan davalıya olayla illiyet bağı kurulabilecek herhangi bir kusur atfedilemeyeceği ve kusurunun bulunmadığının anlaşılması karşısında hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin aynen hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar ... ve ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... ve ...'a iadesine, 11.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.