-
TARIMSAL FAALİYETİN BELİRLENMESİ
İlgili Kanun / Madde
2926 .S.Tar.Bağ-KurK/4
T.C
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas No. 2009/12668
Karar No. 2010/9224
Tarihi: 30.09.2010
l TARIMSAL FAALİYETİN BELİRLENMESİ
l TARIM BAĞ KUR SİGORTALILIĞI
ÖZETİ: Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca da bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak asıl davada maddi tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA: Davacı, 01.01.1985-01.01.2005 tarihleri arası SSK.' lı süreleri hariç tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 01.08.2008 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Nurten Fidan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Davacı. 01.01.1985-01.01.2005 tarihleri arasındaki 2926 sayılı Yasa'ya tabı tarım Bağ-kur sigortalılığının; 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı çalışmaları dışında geçerli olduğunun tespiti ile 01.08.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep etmiştir.
Mahkemece kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davacının 01.10.1985 tarihinde 2926 sayılı Yasa'ya göre tarım Bağ-kur sigortalısı olarak kayıt ve tescili yapılmış. 06.04.1994 tarihinde 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başlaması nedeniyle 05.04.1994 tarihi itibariyle 2926 sayılı Yasa'ya tabi tarım Bağ-kur sigortalılığı sona erdirilmiştir. Davacının, 06.04.1994 -28.04.1994 tarihleri arasında 19 gün 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı, kendisine ait arazisinin ve tarımsal faaliyetinin bulunduğuna karine teşkil edecek hiçbir kuruluş kaydının bulunmadığı, tarım Bağ-kur sigortalılığı ile ilgili tek prim ödemesinin 19.06.2008 tarihinde 5510 sayılı Yasa'dan yararlanarak gerçekleştiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının devamı sırasında diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaların bulunması halinde bunların özellikle kısa süreli çalışmalar olması ve bu çalışmaların varlığı halinde de tarımsal faaliyetin devam ettiğinin kayıt, belge ve delillerle desteklenmesi durumunda tarımsal faaliyeti devam ettirme iradesinin kaybolmadığı kabul edilir.
Davacının tarım Bağ-kur sigortalılığının devamı sırasında gerçekleşen 506 sayılı Yasa'ya tabi 19 günlük çalışması özellikle kısa süreli olduğundan, bu sigortalılığı sona erdikten sonra da tarımsal faaliyetin devam ettiği tespit edilirse, tarımsal faaliyeti devam ettirme iradesinin kaybolmadığı kabul edilmelidir.
Davacının tarımsal faaliyetinin bulunduğuna karine teşkil edecek hiçbir kuruluş kaydı ve kendisine ait arazisi bulunmasa da 16.03.2008 tarihli zabıta araştırmasına ilişkin tutanakta, davacının kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde ve 2000 yılına kadar babasına ait 120 dekar tarlada, yine babasına ait zirai araçlarla tarımsal faaliyette bulunduğu belirtilmektedir.
Yapılacak iş, 15.04.1994 tarihinden itibaren davacının başkalarının mülkünü kiralayarak tarımsal faaliyette bulunduğuna ilişkin kira sözleşmeleri bulunup bulunmadığı davacının babasının kaç yaşında olduğu, ne kadar tarımsal arazisinin bulunduğu Nüfus Müdürlüğü ve Tapu Sicil Memurluğundan sorularak, 05.04.1994 tarihinden beri babasının davacı ile birlikte tarımsal faaliyette bulunmasını mümkün kılacak yaşta, sağlıkta ve varlıkta olup olmadığını araştırmak, bu konuda uyuşmazlık döneminde muhtarlık ve azalık yapmış kişileri tanık olarak dinleyerek bir sonuca ulaşmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.