YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ |
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2009/8706
2010/16087
07.12.2010 |
İlgili Kanun / Madde
1479 S.BAĞ-KUR/24,25
|
|
-
- SİGORTALILIK NİTELİĞİNİ KAZANMANIN ZORUNLU KOŞULLARI
- İCRA ZORUYLA YAPILAN ÖDEMLERİN DIŞINDA SONRADAN YAPILAN ÖDEMLERİN SİGORTALILIK NİTELİĞ KAZANDIRAMAYACAĞI
|
|
ÖZETİ: |
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı tarihte yukarıda açıklanan 2654 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlükte olup, sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme ve devam eden değişiklikler doğrultusunda çözümlenmesi gerekip, bunların açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden; "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma" olgusuyla birlikte, Vergi dairesine, meslek kuruluşuna veya Esnaf Sanatkar Sicil Memurluğuna kayıtlı olmanın varlığı, zorunlu ve asli unsurdur. Eldeki davaya ilişkin olarak (İcra takibine dayalı olmayan) sonradan yapılan topluca prim ödemeleri davacıya geçmişe yönelik olarak sigortalılık hakkı kazandırmaz |
|
|
|
|
|
|
|
Davacı, 02.04.1985 -31.07.2008 dönemindeki 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılığının geçerli olduğunun ve 01.08.2008 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti kararı verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurumun avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Mustafa Arınmış tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4-(b) bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7. maddesindeki; "Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler." düzenlemesi ve genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği olarak davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu belirgindir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde "...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...", "meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren" zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, "kendi adına ve hesabına" çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.
20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak "gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar" için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar" kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; "gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluruna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan" gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; "gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar" sigortalı sayılmışlardır.
Davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kaydının yapıldığı tarihte yukarıda açıklanan 2654 sayılı Kanun ile getirilmiş şekli yürürlükte olup, sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme ve devam eden değişiklikler doğrultusunda çözümlenmesi gerekip, bunların açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden; "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma" olgusuyla birlikte, Vergi dairesine, meslek kuruluşuna veya Esnaf Sanatkar Sicil Memurluğuna kayıtlı olmanın varlığı, zorunlu ve asli unsurdur. Eldeki davaya ilişkin olarak (İcra takibine dayalı olmayan) sonradan yapılan topluca prim ödemeleri davacıya geçmişe yönelik olarak sigortalılık hakkı kazandırmaz.
Somut olayda; vergi kaydı dayanak alınarak 14.05.1984 tarihinde düzenlenen giriş bildirgesiyle 15.03.1983 tarihi itibariyle tescil edilen; vergi kaydı olan 15.03.1983 - 01.04.1985 tarihleri arasında kalan dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilen davacının; sigortalı kabul edilmediği 02.04.1985 - 31.07.2008 tarihleri arasına yönelik olarak; 03.08.2004 tarihli İB formunda, İzmit Kahveciler Odası kaydının olmadığı yazılmasına karşın, 15.07.2008 ve 23.07.2008 tarihli sigortalı belgelerinde, 05.05.1984 - 07.07.2008 tarihleri arasında Odada davacının kayıtlı olduğunun yazıldığı, 18.11.2008 tarihinde Kurum memurları aracılığıyla yaptığı araştırmada; davacının İzmit Kahveciler Odasındaki kaydının "aynı sırada 2 kayıt olması nedeniyle" geçersiz olduğunun tespit edildiği; uyuşmazlık konusu dönemde davacının kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasına karine teşkil edecek başka vergi, sicil ve meslek kuruluş kaydının bulunmadığı, bu bağlamda İzmit Kahveciler Odası kaydının geçerli olduğunun tespit edilmesi için Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/1438 sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde eldeki davada; araştırılacak olan; somut görgü, bilgi ve belgeye dayalı olarak dava konusu dönemde davacının, kendi nam ve hesabına çalışmasının olup olmadığı ile; meslek oda kaydının geçerli olduğunun tespiti amacıyla açılan davanın sonucunun; anılan davada Kurumun taraf olmadığı da gözetilmek suretiyle eldeki davaya etkisi de irdelenerek, şartların olduğu ve böylece dava konusu dönemde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğu sonucuna ulaşılırsa şimdiki gibi, aksi takdirde; 1479 sayılı Kanunun 79. ve Bağ-Kur İsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliğinin 5. maddelerine göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için Kuruma yazılı başvuru ya da isteğe bağlı sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup, Kurumun kabul ettiği zorunlu sigortalılık dönemi için ödemesi gerekenlerden fazla yaptığı ödemelerin, (iade edilmesini isteyen) davacıya geri verilmemiş olması halinde; her bir prim ödemesinin karşıladığı süre davalı Kurumdan sorulup belirlenip, bu dönemlerde davacı 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilerek, yaşlılık aylığı bağlama şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelendikten sonra karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında inceleme yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle
BOZULMASINA, 31.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.