• SERVİS ARACINDA KAVGA

    T.C. YARGITAY 
    22. Hukuk Dairesi
    Esas No. 2016/20870 İlgili Kanun/Madde:
    Karar No. 2019/18435 4857 S. İşK/25
    Tarihi: 08.10.2019  
     
    • SERVİS ARACINDA KAVGA
    • KAVGAYI BAŞLATAN VE DEVAM EDEN İŞÇİNİN İŞTEN ÇIKARTILIP SALDIRIYA UĞRAMAYAN İŞÇİNİN İŞTEN ÇIKARTILMAMASININ FESİHTE EŞİT İŞLEM BORUNA AYKIRILIK OLUŞTURMADIĞI


     
    ÖZETİ Kavga olayının gerçekleştiği

    tarihte araçta bulunan personellerin dosya içerisinde yer alan yazılı anlatımlarında, tartışmanın davacı

    tarafından başlatıldığı, dava dışı diğer işçi-araç şoforünün davacıya işyeri yetkilileri ile görüşmesi

    gerektiği, kendisine verilen talimatın bu yönde olduğu konusunda açıklamalar yaptığı, ancak davacının

    tartışmayı  devam ettirerek şoföre seyir  halindeyken yumrukla vurduğu,  aracın bu nedenle kaza

    tehlikesi altında durdurulduğu, diğer personelin de bu sırada araç içerisinde olduğu belirtilmiştir. İşyeri

    kayıtlarına ve tanıkların işverene verdiği yazılı beyanlara itibar edilirse davalı işverenin işçi ...’i işten

    çıkarmayıp sadece davacıyı işten çıkarmasının eşit davranma borcunu ihlal ettiği söylenemeyecektir.


     
     







    DAVA TÜRÜ: ALACAK

     

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince

    istenilmekle,  temyiz  taleplerinin  süresinde  olduğu anlaşıldı.  Dava  dosyası  için  Tetkik  Hakimi  ...

    tarafından düzenlenen rapor  dinlendikten  sonra  dosya  incelendi,  gereği  konuşulup  düşünüldü:
     

    Davacı İsteminin Özeti :

    Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 18.02.2000-20.02.2013 tarihleri arasında "makine teknikeri

    ve hat  operatörü" olarak çalıştığını,  sözleşmesinin haksız  olarak feshedildiğini,  ancak ihtarname

    gönderilmesine rağmen alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve

    fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    Davalı Cevabının Özeti : 

    Davalı  vekili,  davacının müvekkili  nezdinde 17.02.2000-20.02.2013 tarihleri  arasında çalıştığını,

    personelin içinde bulunduğu servis hareket halindeyken çıkan tartışmada servis şoförünün sürücü

    koltuğunda davacının yumruklarına maruz kaldığını, başlatılan inceleme sonucunda iş sözleşmesinin

    4857 sayılı  İş Kanunun 25/II-d bendi gereğince haklı  olarak feshedildiğini beyanla davanın reddi

    gerektiğini savunmuştur. 

    Mahkeme Kararının Özeti : 

    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, toplanan delillere, tanık beyanlarına ve bilirkişi raporuna

    dayanılarak davalının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne, fazla mesai ücreti talebinin

    reddine dair karar verilmiştir. 

    Temyiz Başvurusu : 

    Kararı, davalı vekili temyiz etmiş, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde katılma yolu ile temyiz

    talebinde bulunulmuştur. 

    Gerekçe:

    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, hükmü

    temyiz eden tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar

    verilmesi gerekmiştir. 

    Davacı temyizi yönünden; 

    Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusuda uyuşmazlık bulunmaktadır. 

    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro

    sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri

    sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

     Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri

    iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması

    durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında

    herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği

    ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da

    tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan

    tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

     Somut olayda, fazla mesai yaptığını iddia eden ve ispat yükü kendi üzerinde bulunan davacı, iddiasının

    ispatında tanık deliline başvurmuştur. Davacı tanıkları davacının haftada 3 gün saat 21:00’a kadar

    çalıştığını ifade etmişler, davalı tanığı günde 8,5 saat çalışma ile haftada 6 gün çalışıldığını beyan

    etmiştir. Tanık beyanlarının birlikte değerlendirilmesinden işyerinde fazla mesai yapıldığı sonucuna

    ulaşılmakatdır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davacının mesaisininin 1/3’ünde vardiyalı

    çalıştığı ve tanık beyanlarına göre hesaplanan haftalık 9 saat fazla mesaisinin 3’e bölünmesi ile haftada

    3 saat fazla mesai yaptığının kabulü ile davacının fazla mesai alacağı belirlenmiştir. Anılan bilirkişi

    raporu, fazla mesai alacağı hesabı konusunda denetime uygun bulunmaktadır. Bu nedenle fazla mesai

    alacağının, usuli müktesep hakların da nazara alınarak kabulü gerekirken dosya kapsamına uygun

    olmayacak biçimde ve gerekçesiz olarak reddine karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir. 

    Davalı temyizi yönünden; 

    Davalı tarafından davacının iş akdinin feshedilmesinin haklı nedene dayalı olup olmadığı davacının

    kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 

    İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde

    yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak,

    geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya

    “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş

    Kanunlarında düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona

    erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır.

    İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim

    öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş

    sözleşmesinin Kanunun 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve

    Kanunun 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde

    ihbar tazminatı ödenmelidir. 

    Somut olayda, davacı iş akdinin haksız olarak fesh edildiğini ileri sürmüş, davalı ise davacının işyerine

    ait  servis aracı  hareket halindeyken ve içerisinde personellerin de bulunduğu bir sırada tartışma

    başlattığı, daha sonra da araç şoförüne yumrukla vurarak fiziksel saldırıda bulunduğu için sözleşmesinin

    haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan değerlendirmede, meydana gelen olayda

    servis söförü kadar dava dışı diğer çalışanın da kusurlu olduğu, hakaret ve tehditlerin karşılıklı olduğu,

    buna rağmen diğer çalışanın işten çıkartılmadığı gerekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin

    kabulüne karar verilmiştir.  Ne var ki  Mahkemece yapılan değerlendirme ve varılan sonuç, dosya

    kapsamı ve tarafların iddia ve savunmaları ile örtüşmemektedir. Zira kavga olayının gerçekleştiği

    tarihte araçta bulunan personellerin dosya içerisinde yer alan yazılı anlatımlarında, tartışmanın davacı

    tarafından başlatıldığı, dava dışı diğer işçi-araç şoforünün davacıya işyeri yetkilileri ile görüşmesi

    gerektiği, kendisine verilen talimatın bu yönde olduğu konusunda açıklamalar yaptığı, ancak davacının

    tartışmayı  devam ettirerek şoföre seyir  halindeyken yumrukla vurduğu,  aracın bu nedenle kaza

    tehlikesi altında durdurulduğu, diğer personelin de bu sırada araç içerisinde olduğu belirtilmiştir. İşyeri

    kayıtlarına ve tanıkların işverene verdiği yazılı beyanlara itibar edilirse davalı işverenin işçi ...’i işten

    çıkarmayıp sadece davacıyı işten çıkarmasının eşit davranma borcunu ihlal ettiği söylenemeyecektir.

    Ancak  yargılama  sırasında  dinlenilen  tanıklar,  olay  esnasında  araçta  bulunmalarına  ve  yazılı

    beyanlarında davacının dava dışı  çalışana vurduğunu belirtmiş olmalarına rağmen, aşamalardaki

    beyanlarında fiziksel şiddete ilişkin bilgi ve görgülerini aktarmamışlardır. Bu nedenle, tanıkların tekrar

    dinlenilerek davaya konu kavga sırasında davacının  dava dışı  çalışana fiziksel  saldırıda bulunup

    bulunmadığı, saldırıda bulunuldu ise olayın ne şekilde gerçekleştiği konusunda beyanlarının alınması,

    davacı tarafından fiziksel saldırıda bulunulduğunun tanık beyanlarıyla doğrulanması halinde işverence

    yapılan feshin haklı olduğu sonucuna ulaşılacağından, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı teleplerinin

    reddine karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik

    inceleme ve yanılgılı değelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 

    SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz

    harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ