YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ |
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2010/51913
2011/3366
15.02.2011 |
İlgili Kanun / Madde
2821 S.SK/10,14,52 |
|
- SENDİKA YÖNETİCİSİNİN ADAY OLMAYIP EMEKLİ OLDUĞU GENEL KURUL SONRASI SENDİKA ÜYELİĞİNİN SÜRMEYECEĞİ
- MUVAZAALI ÇALIŞMA İLE SENDİKA ÜYELİĞİNİ SÜRDÜRME ÇABASI
-
-
-
-
-
|
|
ÖZETİ Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, davacının emekli olduktan sonra 2008-2009-2010 yıllarında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalıştığı bildirilmiş ve Hizmet Döküm Cetvelinde de, 2008 Yılı 10. ayından, 2010 yılı 2. ayına kadar çalıştığı, 07.02.2010 tarihinde işten çıktığı, 30.04.2010 tarihinde yeniden işe girdiği, en son 2010 yılı 8. ayında 30 gün prim ödendiği görülmektedir. 2821 sayılı kanun 24/son maddesi uyarınca işçi sendikası üyesi işçinin geçici olarak işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde kalmak şartı ile başka bir işe geçmesi sendika üyeliğini etkilemez..."ise de dairemizin içtihatlarla oluşturulan uygulaması ile üye işçinin bir yıl ve daha fazla süre geçici işsiz kalması halinde üyeliği sona erecektir. ( Y. 9. HD. 8.6.2010 gün ve 2010/19140 - 2010/17062, sayılı kararı ) Davacının işsiz kaldığı süre ( 07.02.2010-30.04.2010 tarihleri arası) bir yıldan az olup bu kapsamda değildir.
Davalı savunmasında davacının Hitit Seramik Aş. de destek primi ödenerek çalışmasının muvazaalı olduğu iddia edilip, sendika üyelik aidatının kendisi adına bankaya yatırılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2010 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında davacı tarafından sendikanın banka hesabına havale edilen paranın, davacının banka hesabına iade edildiği ve işyeri tarafından 2861 sayılı yasanın 61. Maddesine göre gönderilen 2010 Nisan-Mayıs ayı sendika aidat listesinde davacının adının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda Ramazan Şafak'ın Hitit Seramik Aş. de destek primi ödeyerek çalıştığı belirtilen iş uyarınca üyeliğinin devam edip etmediği açıklığa kavuşturulmalıdır. Öncelikle işyerinin aynı işkolunda olup olmadığı belirlenmeli, tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulup bu konuda gösterecekleri başka deliller var ise toplanarak muvazaa konusu açıklığa kavuşturulup, dosya kapsamındaki deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre karar verilmelidir |
|
|
|
|
|
|
|
|
DAVA :Davacı, 06.07.2010 tarihinde yapılan Türkiye Çimento Seramik Toprak ve Cam Sanayi işçileri Sendikasının olağan genel kurulunda anılan tüm kararların tüm sonuçlan ile birlikte iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ö.F.Tüfek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili davacının, sendikanın 2004 yılında yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında ve daha sonra yapılan 2005 ve 2006 yıllan olağan genel kurul toplantılarında genel başkan olarak seçildiğini, 06-07.02.2010 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı sonucunda genel başkanlığa aday olmadığını, bu olağan genel kurul toplantısının Türk Medeni Kanunu'nun derneklere ait hükümlerine ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu hükümlerine ve Sendika Tüzüğüne aykırı olarak yapıldığını beyan ederek, 06-07.02.2010 tarihinde yapılan Türkiye Çimento Seramik Toprak Ve Cam Sanayi İşçileri Sendikasının olağan genel kurulunda alınan kararların tüm sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davacı 07.05.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 06-07.02.2010 tarihinde davalı sendikanın yapmış olduğu olağan genel kurulda alının kararların tüm sonuçlarıyla iptalini ve yeniden yapılacak olan genel kurulun aynı delegelerle yapılmasına ve bu genel kurul yapımı için sendikaya kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde davacı Ramazan Şafak'ın sendika üyesi olmadığı için aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını, 2004 yılında Çimse-İş sendikası genel başkanlığına seçildiğini ve 6 - 7 Şubat 2010 tarihli olağan genel kurul toplantısına kadar anılan görevi sürdürdüğünü, iptalini istediği olağan genel kurul toplantısında başkanlığa aday olmayarak yöneticilik görevinden ayrıldığını, ayrıca davacının 01.06.2001 tarihide emekli olduğunu sendikalar kanununun 25. Maddesinin 4. fıkrasına göre sendika üyeliğinin sona erdiğini ve olağan genel kurul toplantısının usul ve yasalara uygun olarak yapıldığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının iptalini istediği olağan genel kurul toplantısında başkanlığa aday olmayarak yöneticilik görevinden ayrıldığı, ayrıca 01.06.2001 tarihinde emekli olduğu, Sendikalar Kanununun 25. maddesinin son fıkrasında, bağlı bulundukları, kanunla kurulu kurum ve sandıklardan yaşlılık emeklilik veya malullük aylığı veya toptan ödeme alarak işten ayrılan işçilerle, iş kolunu değiştiren işçilerin sendika üyeliğinin sona ereceği, ancak yöneticilerin sendika üyeliği görevleri süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam edeceğinin düzenlendiği, buna göre davayı açtığı sırada emekli olan ve yeniden yapılan genel kurulda aday olmayan davacının sendika üyeliğinin sona erdiği, üyeliği sona erdiğinden dava açma ehliyetinin ve hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından, davacının iptal davasına konu olan 06-07.02. 2010 tarihli genel kurula genel başkan sıfatı ile ve sendika üyesi olarak katıldığı, genel kurulda tüzüğe aykırı olarak alınan kararların iptali için, Türk Medeni Kanunun 83. Maddesi'nin aradığı bir aylık süre içinde bu davayı açtığı, sendika yöneticiliği yaptığı dönemde Sendikalar Kanununun kendisine tanıdığı haktan yararlanarak emekli olduğu, sendika ile olan ilişkisini profesyonel yönetici olarak vekâlet akdi ile sürdürdüğü, bu ilişkinin iptal davasına konu olan genel kurul ile son bulması sonucu, davacının kısa bir süre sonra davalı sendikaya ait işkoluna dâhil işyerinde hizmet akdi ile çalışmaya başladığı, çalışma olgusunun dava dosyasına sunulan ücret bordroları ile Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlan ile de sabit olduğu, Sendika tüzüğünün 9. Maddesinin "ç" bendindeki düzenlemeye göre; sendika üyesinin geçici işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde kalmak şartıyla başka bir işe geçmesinin sendika üyeliğini etkilemeyeceği, davacının kısa bir süre işsiz kaldığı dönemde de üyelik aidatını ödediği ve davalı sendikanın faaliyet alanında işe başladıktan sonrada üyelik aidatını ödemeye devam ettiği, çalışma yaşamından çekilmediği için sendika üyeliğinin devam ettiği, üyeliği devam ettiğinden bu davayı açma ehliyetinin var olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.
Temyize göre uyuşmazlık davacının sendika üyeliğinin devam edip etmediği ve buna bağlı olarak aktif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2821 sayılı yasanın üyeliğin sona ermesini düzenleyen 25/son fıkrasında "Bağlı bulundukları, kanunla kurulu kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı veya toptan ödeme alarak, işten ayrılan işçilerle, işkolunu değiştiren işçilerin sendika üyeliği sona erer. ……..Ancak, sendika şubesi, sendika veya konfederasyonların yönetim ve denetim kurullarındaki görevleri sırasında yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı ya da toptan ödeme alan yöneticilerin sendika üyeliği, görevleri süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam eder." Şeklinde düzenleme yapılmış ise de bu madde de üyeliği sona erdiren haller sınırlı (tahdidi) olarak sayılmıştır. Sınırlı şekilde sayılan hallerde de sendika yöneticilerinin durumu ayrıca düzenlenmiştir. Sendika yöneticileri, bu görevde kaldığı ve yeniden seçildiği sürece sendika üyeliği de sürecektir. ( Y. 9.HD. 30.10.2008 gün ve 2008/26723 -2008/29466 sayılı karan )
Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, davacının emekli olduktan sonra 2008-2009-2010 yıllarında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalıştığı bildirilmiş ve Hizmet Döküm Cetvelinde de, 2008 Yılı 10. ayından, 2010 yılı 2. ayına kadar çalıştığı, 07.02.2010 tarihinde işten çıktığı, 30.04.2010 tarihinde yeniden işe girdiği, en son 2010 yılı 8. ayında 30 gün prim ödendiği görülmektedir. 2821 sayılı kanun 24/son maddesi uyarınca işçi sendikası üyesi işçinin geçici olarak işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde kalmak şartı ile başka bir işe geçmesi sendika üyeliğini etkilemez..."ise de dairemizin içtihatlarla oluşturulan uygulaması ile üye işçinin bir yıl ve daha fazla süre geçici işsiz kalması halinde üyeliği sona erecektir. ( Y. 9. HD. 8.6.2010 gün ve 2010/19140 - 2010/17062, sayılı kararı ) Davacının işsiz kaldığı süre ( 07.02.2010-30.04.2010 tarihleri arası) bir yıldan az olup bu kapsamda değildir.
Davalı savunmasında davacının Hitit Seramik Aş. de destek primi ödenerek çalışmasının muvazaalı olduğu iddia edilip, sendika üyelik aidatının kendisi adına bankaya yatırılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 2010 yılı Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında davacı tarafından sendikanın banka hesabına havale edilen paranın, davacının banka hesabına iade edildiği ve işyeri tarafından 2861 sayılı yasanın 61. Maddesine göre gönderilen 2010 Nisan-Mayıs ayı sendika aidat listesinde davacının adının bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durumda Ramazan Şafak'ın Hitit Seramik Aş. de destek primi ödeyerek çalıştığı belirtilen iş uyarınca üyeliğinin devam edip etmediği açıklığa kavuşturulmalıdır. Öncelikle işyerinin aynı işkolunda olup olmadığı belirlenmeli, tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulup bu konuda gösterecekleri başka deliller var ise toplanarak muvazaa konusu açıklığa kavuşturulup, dosya kapsamındaki deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.