• PRİM

     
    YARGITAY
    22. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
    2012/26430
    2013/19440
    23.09.2013
    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK/32
       
    • PRİM
    • PRİM ÖDEMESİNDE AYRIMI HAKLI KILACAK NEDEN OLMADIKÇA EŞİT DAVRANMA İLKESİNİN GÖZETİLMESİNİN GEREKMESİ
    •  
     
    ÖZETİ  4857 sayılı İş Kanunu'nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin ekleri düzenlenmemiş olsa da, 5754 sayılı Kanunla değişik 32. madde  ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörülmüş olmakla  ücretin eki niteliğindeki ödemelerin bir kısmı  İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
                İşçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının  artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödeme prim olarak adlandırılabilir. Prim ödemesinde amaç,  işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı  kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim  uygulaması yönünden de  işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
                İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim  talep hakkı vardır.
    Primlerin ödendiğini ispat yükü işveren üzerindedir. 4857 sayılı Kanun'un 5754 sayılı Kanunla değişik 32. maddesine göre belli  bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına gerçekleştirilmelidir.

     
     
                 

    DAVA             :Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, prim alacağı ile genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
                             Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
                             Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi F. Yücesoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
                Davacı İsteminin Özeti:
                Davacı, işyerinde oturmak yasak olduğu için sağlık sorunları ile karşılaştığını ve işten ayrılmaya zorlandığını ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin,  fazla çalışma,  genel tatil ve prim alacaklarını istemiştir.
                Davalı Cevabının Özeti:
                Davalı, davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
                Mahkeme Kararının Özeti:
                Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının istifa ederek işten ayrıldığı  gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
                Temyiz:
                Kararı davacı ve davalı temyiz etmiştir.
                Gerekçe:
                1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının ve davalının aşağıdaki bentlerin  kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
                2-Davacı temyizi yönünden, davacının ıslah dilekçesinin ikinci ıslah sayılıp sayılmayacağı hususu taraflar arasında ihtilaflıdır.
                Davacı, davasını kısmi olarak açmış ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuştur. Mahkemece, alacak miktarlarının hesaplanarak belirlenmesi ve eksik harcın tamamlanması için davacıya süre verildiği, davacının da  süresinde  alacak miktarlarını hesaplayarak harcını yatırdığı anlaşılmaktadır. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacının alacakları, davacı tarafından hesaplanıp harcı yatırılan miktardan daha fazla çıkınca, davacı bakiye alacaklar için davasını ıslah etmiştir. Mahkemece davacının dilekçesi ikinci ıslah olarak nitelendirilmiş ve bir davada ikinci ıslah yapılamayacağından dikkate alınmamıştır.  Dava kısmi olarak açıldığına  ve mahkemenin talebi üzerine alacaklar belirlenip harcı yatırıldığına göre, davacının ıslah dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi olarak nitelendirilmesi yerinde değildir. Mahkemece ıslah dilekçesi dikkate alınarak davacının alacakları hüküm altına alınmalıdır.
                3-Taraflar arasında davacının prim alacağı bulunup bulunmadığı  hususunda  uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu'nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin ekleri düzenlenmemiş olsa da, 5754 sayılı Kanunla değişik 32. madde  ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörülmüş olmakla  ücretin eki niteliğindeki ödemelerin bir kısmı  İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
                İşçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının  artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödeme prim olarak adlandırılabilir. Prim ödemesinde amaç,  işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı  kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim  uygulaması yönünden de  işverenin eşit davranma borcu söz konusudur.
                İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim  talep hakkı vardır.
    Primlerin ödendiğini ispat yükü işveren üzerindedir. 4857 sayılı Kanun'un 5754 sayılı Kanunla değişik 32. maddesine göre belli  bazı işyerleri bakımından prim ödemeleri işçi adına açılan banka hesabına gerçekleştirilmelidir.
                Somut olayda; davalı işyerinde ürün ve satış danışmanı olarak çalışmış olan davacının, ücretin yanında performansa bağlı olarak satış primi aldığı anlaşılmaktadır. Davalı ise, primin arızi olduğunu, davacının çalıştığı mağazanın sadece Ekim 2010'da kotayı tutturduğu için o ay  prim ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda  davacının prim alacağı, davacının en son ayda 200,00 TL prim aldığı kabul edilerek, önceki dönem ise oranlama yapılmak sureti ile hesaplanmıştır. Mahkemece,  davalı işyerindeki prim sistemi araştırılmalı ve davacının çalıştığı mağazanın kotasını tutturup tutturamadığı, davacının prime hak kazanıp kazanmadığı, kazanmışsa hangi oranda prim alacağına hak kazandığı belirlenerek oluşacak sonuca göre prim alacağı hakkında bir hüküm verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
                Sonuç:
                Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden  dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.09.2013  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ