• MANEVİ TAZMİNAT TUTARININ DÜŞÜK OLMASI

     
    YARGITAY
    21.HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
    2012/6675
    2012/5514
    09.04.2012
    İlgili Kanun / Madde
    5510 T.SGK/13
    818 S. BK/47
       
    • MANEVİ TAZMİNAT TUTARININ DÜŞÜK OLMASI
    • MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN TAKTİR YETKİSİNİN OBJEKTİF OLARAK KULLANILMASININ GEREKMESİ
      ÖZETİ: Borçlar  Kanunu’nun  47. maddesi hükmüne göre hakimin özel  halleri  göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır.        Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata  benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı             Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
                Hakimin  bu takdir hakkını kullanırken,  ülkenin ekonomik  koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü,  tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
                Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın çok az olduğu ortadadır
                 

                1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Vezir Mad.End.San.Tic.AŞ'nin tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
                2-Dava, iş kazasına uğrayan davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
                Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının maddi zararının Kurum tarafından bağlanan gelirlerle karşılanması nedeniyle maddi tazminat isteminin reddine, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
                 Davacının iş kazası sonucu % 26 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı ve sol böbreğinin alındığı olayda davacının % 30, davalı işverenin % 70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
                Borçlar  Kanunu’nun  47. maddesi hükmüne göre hakimin özel  halleri  göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır.      Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata  benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
                Hakimin  bu takdir hakkını kullanırken,  ülkenin ekonomik  koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü,  tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
                Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 5.000,00 TL manevi tazminatın çok az olduğu ortadadır.
                O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
                SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 09/04/2012 gününde oybirliğiyle  karar verildi.



     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ