• KÖTÜ NİYET TAZMİNATININ KOŞULLARI

    İlgili Kanun / Madde
    4857 S.İşK/17

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2008/35644
    Karar No. 2010/28576
    Tarihi: 11.10.2010                      
        
    l KÖTÜ NİYET TAZMİNATININ KOŞULLARI

    ÖZETİ Kötüniyet tazminatına hak kazanma ve hesabı yönlerinden 4857 sayılı İş Kanunu önemi; değişiklikler getirmiştir. Öncelikle 17. maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
    1475 sayılı İş Kanununda, "işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması" gibi sebepler kötüniyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde 4857 sayılı İş Kanununda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesihlerin kötüniyete dayanmaktadır.
    Tazminatın hesabı da 4857 sayılı İş Kanunu ile açıklığa kavuşturulmuştur. Kötüniyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretin üç kan tutarı olarak belirlenmiş ve ayrıca ihbar tazminatının ödenmesinin gerekliği kurala bağlanmıştır.
    4857 sayılı İş Kanunun 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup. bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdı

    DAVA: Davacı, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi R.Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    1 -Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Kötüniyet tazminatına hak kazanılıp, kazanılmadığı noktasında, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Davacı vekili, müvekkilinin 22.9.2004 tarihinden 3.7.2007 tarihine kadar davalı kooperatifte kaloriferci, kapıcı, meydancı ve yardımcı işçi olarak çalıştığını, müvekkilinin iş akdinin davalı işyeri yönetim kurulu tarafından 3.7.2007 tarihi itibarı ile 4857 S.K. kapsamında geçerli gerekçe gösterilmeksizin bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedildiğini, aynı yasanın 18. maddesinde işçinin iş akdinin feshi için işverenin geçerli bir sebebe dayanması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, davalının müvekkilinin iş akdinin feshine gerekçe olarak müvekkilinin 4857 Sayılı Iş Kanununun 25/2-h maddesi gereği işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi hükmüne aykırı hareket ettiği bahsini gösterdiğini, ancak bu iddianın hizmet bakımından geçerli gerekçe olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin iş ve görevlerini yerine getirmesi için uyarılmasına dair kararlar alındığını, müvekkiline hangi görevi yerine getirmediği doğrultusunda somut içerik sunan ikazlar yapılmadığını, soyut gerekçelerle görevlerini yerine getirmediğinde ısrar ettiği iddiasının geçerli bir sebep olarak değerlendirilemeyeceğini, yine aynı kanunun 19. maddesinde hakkında iddialara karşı işçinin savunması alınmaksızın, iş akdinin işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle işverence feshedilemeyeceğinin düzenlendiğini, müvekkiline savunma hakkı tanınmaksızın iş akdinin tek taraflı feshinin davalının kötü niyetli hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, müvekkilinin temizlik işlerinde kullanacağı temizlik malzemelerinin bulunduğu kazan dairesinin kilidinin kooperatifçe değiştirilmek suretiyle kilitlendiğini ve müvekkilinin bu malzemelere ulaşmasının engellendiğini, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinde işverenin kooperatife ait temizlik malzemelerini işçi için kullanıma hazır bulundurmak yükümünü yüklediğini, temizlik malzemelerine ulaşımın engellenmesi gibi durumda işçinin hizmet sözleşmesinin gereği olan iş ve görevlerini uygun olarak yerine getirmediğini ileri sürmesinin de davalının kötü niyetli hareket ettiğini doğruladığını iddia ederek kötün iye tazminatı talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, feshin haklı sebeplere dayandığını, işçi ile kooperatif arasındaki sözleşmesinin taraflar ile birlikte tanzim olduğunu, bir nüshasının işçide olduğunu, işçi ne iş yapmakla mükellef olduğunu açık ve net olarak bildiğini, işe başladığı ilk günden beri aynı işleri yaptığını ve bu işlerle sorumlu olduğunu, İş Kanununun 19.maddesinin dava konusu fesihte uygulanamayacağını, iş kanununun madde 19/2.ye göre işçinin iş sözleşmesinin aynı kanunun 25/11 bendi şartlarına uygun olarak savunması alınmadan feshedilebileceğini, işçinin savunması alınmadığından bahisle işverenin kötü niyetli addedilmesinin haksız olduğunu, temizlik malzemelerinin her daim işçinin kullanımına açık tutulduğunu, işçinin temizlik maddesi ve malzemesi alınmadığı veya olmadığı şeklinde iddia olmadığını, temizlik malzemelerinin bulunduğu kazan dairesinin kapı kilidinin işçinin iş sözleşmesi feshedildikten sonra işçiden anahtarları talep etmeleri ve işçinin vermemekte ısrar etmesi üzerine değiştirildiğini savunarak isteğin reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece "davalı kooperatif yönetiminin davacıyı işten çıkarmakla kötü niyetli olduğu anlaşıldığından" gerekçesi ile kötüniyet tazminatının kabulüne karar verilmiştir.
    Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de. bu hakkın da her hak gibi Medeni Kanunun 2. maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aks taktirde, fesih hakkı kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
    Fesih hakkını kötüye kullanan işverenin 17. madde uyarınca bildirim sürelerine ait ücretin 3 katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
    Kötüniyet tazminatına hak kazanma ve hesabı yönlerinden 4857 sayılı İş Kanunu önemi; değişiklikler getirmiştir. Öncelikle 17. maddenin 6. fıkrasının açık hükmüne göre, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
    1475 sayılı İş Kanununda, "işçinin sendikaya üye olması, şikayete başvurması" gibi sebepler kötüniyet halleri olarak örnekseme biçiminde sayıldığı halde 4857 sayılı İş Kanununda genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, dava açması veya şahitlikte bulunması nedenine bağlı fesihlerin kötüniyete dayanmaktadır.
    Tazminatın hesabı da 4857 sayılı İş Kanunu ile açıklığa kavuşturulmuştur. Kötüniyet tazminatı ihbar önellerine ait ücretin üç kan tutarı olarak belirlenmiş ve ayrıca ihbar tazminatının ödenmesinin gerekliği kurala bağlanmıştır.
    4857 sayılı İş Kanunun 17. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup. bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır(Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/ 21422 E, 2008/ 15336 K).
    Somut olayda mahkemece davalının hangi sebeple kötüniyetli davrandığının kabul edildiği açıklanmamıştır. Dosya içeriğinde de davalının kötüniyetinin olduğuna dair bir delil bulunmamaktadır. Yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davacı, davalının kötüniyetli davranışını ispat edememiştir. Bilirkişinin davacının iş akdi feshedildikten sonra yerine yeni kaloriferci alınmasının kötüniyeti gösterdiği kabulüne de itibar edilemez. Kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
    3 - Davacı dava dilekçesi ile kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi istemiştir. Fesih tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizine karar verilmesi de H.U.M.K.'un 74.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırılık oluşturduğundan bozma sebebidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine. 11.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ