• KESİN SÜRE

    İlgili Kanun / Madde
    1086 SHUMK/163

    T.C
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ

    Esas No. 2008/38782
    Karar No. 2010/26252
    Tarihi: 28.09.2010                     
     
    l KESİN SÜRE

    ÖZETİ Yasa ya da hâkim tarafından verilen kesin süre içinde yerine getirilmeyen işlemin süre geçtikten sonra yerine getirilmesi yasal olarak olanaksızdır. Bu nedenle; kesin süreye ilişkin ara kararı her türle yanlış anlamayı önleyecek biçimde, açık ve eksiksiz olmalı, yapılacak işler tek, tek belirtilmelidir. Verilen süre yeterli olmalı, yapılması gereken işler gerekli ve yapılabilir olmalıdır. Hâkim, kesin süreye ilişkin ara kararında süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
    Somut olayda davalı vekiline tanıklarını duruşmada hazır etmesi için kesin süre verildiği görülmektedir. Bu şekilde kesin süre verilmesi HUMK 163. maddesi hükmüne ve yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir

    DAVA: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Ü.Acar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı, işyerinde hizmetli kadrosunda işe alındığı halde güvenlik görevlisi olarak çalıştırıldığını, ayrıca güvenlik görevlilerinin hiçbir maddi ve sosyal hakkından yararlandırılmadığını, ancak işverence 5188 sy. 10/b mad.deki değişiklikle güvenlik görevlisinin lise mezunu olması gerektiği gerekçe gösterilerek iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş, davacının iş akdinin 5188 sy. 10/b mad.deki değişiklik nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini, kıdem tazminatının bankaya yatırıldığını, ücretinin iddia edildiği miktarda olmadığını, işyerinde fazla çalışma yapılmadığı, hafta tatili ve bayram çalışması yapılmadığını, yıllık izin alacağı bulunmadığını, davanın haksız olduğunu savunarak reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılamada davacı tanıkları dinlendikten soma 25.07.2006 tarihli celsede "Davalı vekiline varsa tanıklarını liste halinde bildirip duruşmada hazır etmesi için kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde tanıkların dinlenmeyeceklerinin ihtarına" denilerek kesin süre verilmiş, davalı vekilince süreye uyulmamış, tanıklar hazır edilmemiştir. Davalı vekili 26.12.2007 tarihli celsede yeniden tanık dinletme talebinde bulununca da talebinin kesin süreye uymaması nedeniyle reddine karar verilmiş, dosyanın bulunduğu hal üzerine karar verilerek davacının talepleri kısmen hüküm altına alınmıştır.
    Yasa ya da hâkim tarafından verilen kesin süre içinde yerine getirilmeyen işlemin süre geçtikten sonra yerine getirilmesi yasal olarak olanaksızdır. Bu nedenle; kesin süreye ilişkin ara kararı her türle yanlış anlamayı önleyecek biçimde, açık ve eksiksiz olmalı, yapılacak işler tek, tek belirtilmelidir. Verilen süre yeterli olmalı, yapılması gereken işler gerekli ve yapılabilir olmalıdır. Hâkim, kesin süreye ilişkin ara kararında süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
    Somut olayda davalı vekiline tanıklarını duruşmada hazır etmesi için kesin süre verildiği görülmektedir. Bu şekilde kesin süre verilmesi HUMK 163. maddesi hükmüne ve yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
    Mahkemece yapılması gereken iş davalı vekiline yeniden tanıkları ile ilgili olarak usulüne uygun şekilde süre verilerek davalı tanıklarının da dinlenmesi, bilirkişiden davalı tanıklarının beyanlarını da değerlendirecek bir ek rapor alınması ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi olacaktır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.9.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ