• İŞYERİ DEVRİNİN TEK BAŞINA TARAFLARA FESİH HAKKI VERMEYECEĞİ

    T.C. YARGITAY 
    22. Hukuk Dairesi
    Esas No. 2019/5010 İlgili Kanun/Madde:
    Karar No. 2019/16248 4857 S. İşK/6
    Tarihi: 12.09.2019  





     
     
    • İŞYERİ DEVRİNİN TEK BAŞINA TARAFLARA FESİH HAKKI VERMEYECEĞİ
    •  
    ÖZETİ İş yeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün

    olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez. İş yeri devri halinde

    kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı

    olmak üzere sorumludur. Mülga 1475 sayılı  Kanun'un 14. maddesinin ikinci  fıkrasında, devreden

    işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde

    sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz

    konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı iş yeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için

    hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki

    ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.

    Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu

    olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

    İş yerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram

    ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan

    işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki

    yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları

    sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait

    ücret, fazla çalışma, hafta tatili  çalışması,  bayram ve genel tatil  ücreti  gibi  işçilik alacaklarından

    devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
     
     











     

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... vekili ile

    dahili davalı ... Zirai İlaç Tarım Ürünleri Temizlik Gıda Nakliye Ltd. Şti. tarafından istenilmekle, temyiz

    taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor

    dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Davacı İsteminin Özeti:

    Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

    Davalı ve Dahili Davalının Cevabının Özeti:

    Davalı ve dahili davalı, davanın reddini talep etmiştir.

    Mahkeme Kararının Özeti:

    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine

    karar verilmiştir.

    Temyiz:

    Karar, davalı  ...  vekili  ile dahili  davalı  ...  Zirai İlaç Tarım Ürünleri  Temizlik Gıda Nakliye Ltd. Şti.

    tarafından temyiz edilmiştir. 

    a-) Gerekçe:

    Dahili davalı ... Zirai İlaç Tarım Ürünleri Temizlik Gıda Nakliye Ltd. Şti.’nin temyizi yönünden;

    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek

    suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer

    almamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında, davaya zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili dava yolu

    ile davalı olarak taraf eklenmesi mümkün değildir. 

    Somut uyuşmazlıkta; mahkemenin kararda yer alan usul hukukunda davaya dahil müessesinin bu tür

    davalarda olmadığından ... Grup Ltd. Şti aleyhine dava açılmadığının kabulü ile şirket aleyhine hüküm

    kurulmadığına yönelik gerekçesi yerinde olmakla, hakkında usulüne uygun dava açılmayan ve de

    aleyhine hüküm de kurulmayan davalı şirketin temyiz isteminin REDDİNE,

    b-)Davalı ...’ın Temyizi Yönünden;

    İş yeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında

    uyuşmazlık söz konusudur. 

    İş yeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu'nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü

    edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin

    bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve

    devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte

    sorumlu oldukları aynı Kanun'un üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir

    tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır. 

    Değinilen Kanun'un 120. maddesi hükmüne göre, mülga 1475 sayılı  Kanun'un 14. maddesi halen

    yürürlükte  olduğundan,  işyeri  devirlerinde  kıdem tazminatına  hak  kazanma  ve  hesap  yöntemi

    bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya

    intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli

    halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet sözleşmeleri sürelerinin toplamı üzerinden

    hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, iş yerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları

    sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.

    İş yeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün

    olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez. İş yeri devri halinde

    kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı

    olmak üzere sorumludur. Mülga 1475 sayılı  Kanun'un 14. maddesinin ikinci  fıkrasında, devreden

    işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesinde

    sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz

    konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı iş yeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için

    hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki

    ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.

    Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu

    olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

    İş yerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram

    ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan

    işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki

    yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları

    sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait

    ücret, fazla çalışma, hafta tatili  çalışması,  bayram ve genel tatil  ücreti  gibi  işçilik alacaklarından

    devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.  

    Somut uyuşmazlıkta; mahkemece davalı ... davacının tüm çalışma döneminden sorumlu tutulmuştur. 

    Oysa ki, dosya kapsamına göre davalı ...’ın son işveren sıfatını haiz olmadığı görülmektedir. Yukarıda

    belirtilen hususlar çerçevesinde ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağından davalı ...’ın sorumlu

    tutulmaması gerekirken hatalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

    Diğer yandan, yine yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde kıdem tazminatı ile fazla çalışma ve genel

    tatil ücreti alacakları yönünden davalı ... kendi dönemi ile sorumlu tutulması gerekirken hatalı olarak

    yazılı şekilde karar verilmesi başka bir bozma sebebidir.

    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının

    istek halinde ilgililere iadesine, 12.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ