YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ |
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2017/40714
2017/21885
16.10.2017 |
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK. /18-21
|
|
- İŞE İADE DAVASI SÜRERKEN İŞVERENİN İŞÇİYİ İŞE DAVET ETMESİNİN DAVAYI KABUL DOĞRULTUSUNDA BEYANDA BULUNMADIKÇA SONUCA ETKİLİ OLMAYACAĞI
|
|
ÖZETİ İşe davetle birlikte dava kabul edilmediği sürece salt işe davet ve bu davete icabet etmemek davanın reddini gerektirmeyeceği, davalının işe davet konusunda samimi olduğunu göstermesi bakımından davanın kabulü yönünde bir beyanının bulunmadığı, bu hali ile davalının işe davet konusundaki ihtarının sonuca etkili olmadığı, mevcut delil durumu ve fesih konusunda emredici kurallar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin satış elemanı olarak çalıştığını, davacıyı fesih tarihine kadar çalıştıranın ... Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. olmasına rağmen sigorta bildiriminin son dönemlerde şirket çalışanı olan diğer davalı ... adına bildirildiğini, emir ve talimatları yine davalı şirket yetkililerinden almaya devam ettiğini, feshin haksız ve kanunsuz olduğunu beyan ederek davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı Cevaplarının Özeti:
Davalı ... Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. vekili; davacının diğer davalı işveren tarafından ... 4. Noterliğinin 1031 yevmiye ve 18/01/2017 tarihli ihtarnamesi ile işe davet edildiğini, davacıya tebliğ edilmesine rağmen davacının işe başlamadığını, ...’ün alt işvereni konumunda olduğunu, davacının müvekkili şirkette alt işveren olan ...'ün bünyesinde çalıştığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının ... 4. Noterliğinin 1031 yevmiye ve 18/01/2017 tarihli ihtarnamesi ile işe davet edildiğini, davacının işe başlamadığını, davacı süresi içerisinde işe başlamadığından feshin geçerli hale geldiğini davanın konusuz kaldığını, dondurma sezonunun kapanması ile zaruri olarak kadro daralmasına gidildiğini, bu nedenle zorunlu olarak iş akdinin feshedildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece; davacının geçerli bir mazereti olmadan daveti reddettiği, bu şekliyle davacının amacının işe başlamak olmadığı, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak amacıyla dava açtığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; davacının işe başlamakta samimi olmaması nedeniyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
Somut olayda; ... kayıtlarından davacının 15/01/2009 - 25/11/2016 tarihleri arasında davalı ... Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’de çalıştığı, davacı hakkında diğer davalı ... tarafından 11/02/2012 tarihinde işe giriş bildirgesi, 25/11/2016 tarihinde işten ayrılış bildirigesi verildiği, davalılar tarafından sunulan sözleşmelerden davacının 2012 yılına kadar ... Gıda Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.’de mevsimlik iş sözleşmesi ile 2012’den fesih tarihine kadar ise davalı ... nezdinde belirsiz iş sözleşmesi ile çalıştığı, kayıtlar, bildirgeler ve sözleşmeler arasında çelişki olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalılar arasında muvazaa olduğunu, asıl işveren işçisi olarak çalıştığını iddia etmiş, davalılar ise aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece muvazaa konusunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Davalılar arasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulup kurulmadığı, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı konusunda yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde araştırma yapılarak tarafların bu konuda delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
Kabule göre de;
İşe davetle birlikte dava kabul edilmediği sürece salt işe davet ve bu davete icabet etmemek davanın reddini gerektirmeyeceği, davalının işe davet konusunda samimi olduğunu göstermesi bakımından davanın kabulü yönünde bir beyanının bulunmadığı, bu hali ile davalının işe davet konusundaki ihtarının sonuca etkili olmadığı, mevcut delil durumu ve fesih konusunda emredici kurallar dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.10.2017 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.