YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ |
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2017/26242
2017/16679
26.10.2017 |
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK/18-21
|
|
- İŞÇİNİN YASADAN DOĞAN ŞİKAYET HAKKINI KULLANMASININ GEÇERLİ FESİH NEDENİ OLUŞTURAMAYACAĞI
|
|
ÖZETİ Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18/3.c maddesi uyarınca işçinin “Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmasının” geçersiz fesih nedeni olarak düzenlenmesi karşısında davacının “işverenin faaliyetleri hakkında BİMER’eşikayet dilekçesi yazarak kendi durumu ile ilgili sıkıntıları ve firmanın davranışlarını ihbar etmesi, kendisinin firmadaki durumu ile firmanın yaptıklarını dile getirerek ilgili kamu otoritelerinden yardım isteme mahiyeti taşıması” nedeni ile idari açıdan hak aradığı, kullandığı ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, feshin bu nedenle geçersiz olduğu anlaşılmakla sonucu itibari ile doğru olan kararın ilave bu gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DAVA : Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece “davacının BİMER’e gönderdiği şikayet dilekçesinin işyerindeki aksaklık ve çalışma koşulları ile diğer hususlardaki aksaklığın giderilmesi amacı taşıdığı, hakaret içermediği feshin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile feshin geçersizliğine” dair verilen karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2013 gün ve 2013/12100 Esas, 2013/12423 Karar sayılı ilamı ile; davacının gönderdiği dilekçe içeriğindeki “müfettiş geliyor, yedirip, içirip yolluyorlar, bize bıraktıkları yok. Biz şikayet edersek tehdit ediyorlar, bizi tamamen amele yerine koyuyorlar” şeklindeki beyanların işverene yönelik hakaret ve sataşma niteliğinde olduğu, feshin haklı nedene dayandığı gerekçesi ile kararın ortadan kaldırılarak bozulmasına ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından “davacının BİMER’e yaptığı başvuru nedeniyle iş sözleşmesinin sonlandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği” iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunması üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 2013/6829 başvuru numarası 14/4/2016 tarihli kararıyla; “İşçi olan başvurucunun işverenin faaliyetleri hakkında BİMER’e şikayet dilekçesi yazarak kendi durumu ile ilgili sıkıntıları ve firmanın davranışlarını ihbar ettiği, şikayet dilekçesinin temel olarak başvurucunun kendisinin firmadaki durumu ile firmanın yaptıklarını dile getirerek ilgili kamu otoritelerinden yardım isteme mahiyeti taşıdığı, işçinin vatandaşlık hakkını kullanarak kendi inisiyatifiyle işvereni ihbar etmesi, çalışanın bilerek ya da gayri ciddi bir şekilde gerçeğe aykırı bilgi vermediği sürece haklı fesih nedeni olamayacağı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin de aynı hususu vurgulayarak başvurucunun BİMER’e yazdığı dilekçenin içeriğindeki bazı bölümlerin başvurucunun yardım isteği niteliğinde ve hak arama özgürlüğü kapsamında olduğunu belirttiği, ancak başvurucunun “müfettiş geliyor yedirip içirip yolluyorlar bize baktıkları yok biz şikayet edersek tehdit ediyorlar bizi tamamen amele yerine koyuyorlar” şeklindeki ifadelerin Yargıtay tarafından hakaret ve sataşma içerdiğinin kabul edildiği ancak ifadelerin bağlamlarından kopartılarak incelenmesinin Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerinde yer alan ilkelerin uygulanmasında ve elde edilen bulguların kabul edilebilir bir değerlendirmesinin yapılmasında hatalı sonuçlara ulaşılmasına neden olabileceği, bu çerçevede bir düşünce açıklamasının ifade edildiği, bağlamından koparıldığında “başkalarının şöhret ve haklarına” saldırı oluşturmasının bu ifadeye yönelik bir müdahaleyi tek başına haklı çıkartmayacağı, bu nedenle söz konusu ifadelerin diğer ifadelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği, başvurucunun dilekçesinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde saldırgan bir üsluptan öte yardım isteği içeren ve çaresizliği vurgulayan ifadeler içerdiği şikayetinin ciddiyetle araştırılmadığını vurgulamak için “müfettiş geliyor yedirip içirip yolluyorlar bize baktıkları yok biz şikayet edersek tehdit ediyorlar, bizi tamamen amele yerine koyuyorlar” şeklinde ifadede bulunduğu, bu nedenle başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar verilerek ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi üzerine Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı nedeni ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 01.07.2013 gün, 2013/12100 Esas, 2013/12423 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18/3.c maddesi uyarınca işçinin “Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmasının” geçersiz fesih nedeni olarak düzenlenmesi karşısında davacının “işverenin faaliyetleri hakkında BİMER’eşikayet dilekçesi yazarak kendi durumu ile ilgili sıkıntıları ve firmanın davranışlarını ihbar etmesi, kendisinin firmadaki durumu ile firmanın yaptıklarını dile getirerek ilgili kamu otoritelerinden yardım isteme mahiyeti taşıması” nedeni ile idari açıdan hak aradığı, kullandığı ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, feshin bu nedenle geçersiz olduğu anlaşılmakla sonucu itibari ile doğru olan kararın ilave bu gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine, 26.10.2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.