• İŞÇİLERİN YETKİLİ OLMAYAN SENDİKA ÜYESİ OLSALAR DA TEMSİLCİ SEÇMELERİNİN DEMOKRATİK HAK OLDUĞU

     
    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
     2016/2476
    2016/5446
    10.03.2016
    İlgili Kanun / Madde

    4857 S.İşK/18-21
    6356 S. STSK/25

     
       
    • İŞÇİLERİN YETKİLİ OLMAYAN SENDİKA ÜYESİ OLSALAR DA TEMSİLCİ SEÇMELERİNİN DEMOKRATİK HAK OLDUĞU
    • İŞÇİLERİN SEÇTİĞİ TEMSİLCİLERİN İŞTEN ÇIKARTILMASININ SENDİKAL NEDENLERLE FESİH OLDUĞU
    • FESİHTE EŞİT İŞLEM BORCUNA UYMAMANIN FESHİ HAKSIZ FESHE DÖNÜŞTÜRECEĞİ
    • İŞVERENİN SENDİKA SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNE MÜDAHALESİ KARŞISINDA İŞÇİNİN BARIŞÇIL TOPLU EYLEM HAKKINI KULLANABİLECEĞİ
    • BARIŞÇIL TOPLU EYLEM HAKKININ DEMOKRATİK VE ÖLÇÜLÜK İLKESİ GÖZETİLEREK KULLANILMASI GEREKTİĞİ
    • İÇ HUKUKUN YANINDA ULUSLARARSI HUKUKUN DA GÖZETİLEREK SOMUT OLAYIN DEĞERLENDİRİLMESİNİN GEREKMESİ
      ÖZETİ  Birleşik Metal İş Sendikasına üye  olanların işyerinde seçim yapmak suretiyle 6356 sayılı yasa anlamında olmasa da kendi içlerinden işyeri sendika temsilcilerini seçmeleri demokratik bir hak olup, davalı işverence  temsilci olarak seçilen 11 işçinin iş sözleşmesinin feshi, sözü edilen işçiler bakımından  sendikal nedenin varlığını ortaya koymaktadır.  Dairemizce yapılan değerlendirmede salt temsilci seçilen işçilerin iş sözleşmelerinin 18/06/2015 tarihindeki toplu eylem sebebiyle feshedilmesi geçerli nedene dayanmadığı gibi, fesihlerin sendikal nedeni ile yapıldığını ortaya koyduğu kabul edilmiştir.
    Öte yandan, dosya içeriğine göre işyerinde 690 civarında işçinin toplu eylemlere katıldığı ileri sürülmesine rağmen 240 civarında işçinin iş sözleşmesi değişik nedenlerle feshedilmiş olup, toplu eylem nedenine dayalı fesihler bakımından davalı işverence eşit davranma borcuna aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır. Davalı işveren, eyleme katılan tüm  işçiler arasında davacı işçinin eyleme  katılarak  üretimi  aksatan, aksatmaları  konusunda  çalışanları tehdit eden ve eylemleri yönlendiren konumunda olduğunu yöntemince kanıtlayamamıştır. Bu itibarla toplu eylem nedenlerine dayalı olarak işverence yapılan feshin haklılığından söz edilmesi mümkün değildir. Ancak işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranması, geçerli nedeni ortadan kaldırmamaktadır. Sendikal neden  ve geçerli neden yönlerinden gerekli araştırma yapılmalıdır.
    .  İşverenin sendikayı seçme özgürlüğüne  çeşitli yöntemlerle doğrudan veya dolaylı olarak müdahalede bulunduğu  belirlendiğinde, kural olarak işçilerin buna karşı toplu eylem hakkının varlığından söz edilebilir.  Ancak işverence işçilerin belli bir sendikaya üye olma veya olmama noktasında   yönlendirildiğinin tespiti  halinde  dahi, işçilerin buna karşı tepkilerini barışçıl ve demokratik bir biçimde ortaya koyup koymadıkları değerlendirilmeli ve ölçülü şekilde kullanılıp kullanılmadığı ele alınmalı sonucuna göre feshin  geçerli  olup  olmadığı  belirlenmelidir. 
    Dosya kapsamına göre her bir fesih nedeni ve delil durumu değerlendirilmek suretiyle iç hukuk ve uluslar arası hukuk yönlerinden somut olaya özgü değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece eksik  incelemeyle karar verilmesi hatalı olup  kararın bu yönden bozulması gerekmiştir
     
     
         
                 




                   
    DAVA    Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine  karar verilmesini istemiştir.
                                        Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. 
       Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:            
    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının  davalı  işverenin  zorlamasıyla Türk Metal Sendikasına üye olmak  zorunda  kaldığını, sendikaların saflığı ilkesine  aykırı  davrandığı  için gerçekte  sendika  niteliğine sahip olmadığını, bazı işçilerin Türk Metal  Sendikasından 2015 mayıs ayında istifa  ederek, Birleşik Metal İş Sendikasına  üye olduğunu, davalı işverenliğin  fesih yazısı ile  davacının  yasa  dışı  greve  katıldığını,  teşvik ettiğini, işveren  vekillerine  karşı tutum aldığını ileri  sürerek  işçinin  davranışlarından kaynaklanan fesih  nedenlerine  dayanarak iş sözleşmesini  sona  erdirdiğini, sayıları  20.000 aşan metal işçisinin Bursa, Eskişehir, Kocaeli ve  İzmir ve Ankara gibi  belli  başlı  sanayi  kentlerinde  en  çok  ihracat  yapan işyerlerinde  gösterdikleri demokratik  tepkiye  yasa  dışı  grev olarak   nitelendirmenin  olanaklı olmadığını, davalı  işverenliğin  işçilerin  sendika seçme  hakkı  kullanmalarının  kendilerine  karşı  bir saldırı olarak gördüklerini,  işçilerin  sadece  sendika  seçme haklarına  saygı  duyulmasını  ve dayanışma aidatı  ödeyerek  istifa  ettikleri  sendikanın Toplu  İş Sözleşmesinden yararlanmayı  istediklerini,  davalı işverenliğin dayanışma  aidatı  dilekçelerini  kabul etmediklerini,  alırken  Türk Metal  Sendikası  temsilcileri ile  birlikte  alıp işçileri  istifadan  vazgeçmeye  zorlayarak  sendika  seçme  özgürlüğüne ilk müdahaleyi  yaptıklarını,  davalı iş verenliğin  işçileri Türk Metal Sendikasına  üye olmaya   zorladıklarını,  idari  izinli  işçilerin telefon  mesajı ile  işe  çağırılıp  misafir  kartı  bastırarak içeri alındıklarını ve işçilerden  demokratik  haklarını  kullandığı için işverene  hitaben  özür  dilekçesi  yazmalarının  istediklerini ve yazmayanların güvenlik  görevlileri  aracılığı ile dışarı  çıkartıldığını, ertesi gün  tekrar   telefon  mesajı ile  işe  çağırıldıklarını,  davalı  işverenliğin  gerçeğe  aykırı  fesih  nedenleri  ürettiğini, Birleşik Metal İş Sendikası  üyeliğinde  ısrar  eden  tüm  işçilere  matbu   fesih  yazıları  gönderdiğini, raporlamaların  haftalık   ve  aylık  periyotlarda  usta  başı  tarafından  yapılırken, sendika  seçme  özgürlüğünü  kullanan işçilerin  raporlama  yapmamakla  suçlandıklarını,  ayrıca  davalı iş yerinde 690 işçinin birlikte  hareket ettiği halde bu işçiler  içerisinde davacı ve  arkadaşlarının iş sözleşmelerini sona  erdirmesinin  haklı  gösterecek  diğer  işçilerin yapmayıp  davacıların   yapmış olduğu hiç bir   tavır ve tutum olmadığını, davalı işverenliğin  geri kalan işçilerle  çalışabildiğine ve fesih  yoluna  başvurmaya gerek  duymadığına  göre işten  atılan  işçilerle çalışmaya  devam etmesine fesih  yazısındaki  sebeplerin engel olmadığını, fesih yazısında  her işçi  için matbu  hazırlanmış  sebepler olduğunu, bu  sebeplerin  bir  kısım  işçi  için  geçerli  ve haklı  fesih  nedeni olarak  gözükmezken  davacıların  iş sözleşmesinin  haklı  nedenlerle sona  erdirilmesinin  fesih  hakkının  açık net  kötüye  kullanılması  olduğunu, davalı  iş verenlikle   sendika  arasındaki  ilişkinin  organik bir bağa  dönüştüğünü, işverenliğin  sendika  hakkına  yapmış olduğu bu  müdahalenin  aynı  zamanda  çalışma  hakkının da  ihlali  olduğunu belirterek  yapılan  feshin  geçersizliğine  davacının  işe  iadesine  çalıştırılmayan  süreye  ilişkin olarak 4 aya kadar ücretinin sosyal  hakları ile birlikte ödenmesine, feshin  gerçek nedeni sendikal  faaliyet olduğundan 6356 sayılı yasanın 25. maddesi  gereğince işe  iade  tazminatının 1 yıllık  ücretinden  az olmayacak  şekilde  belirlenmesine karar verilmesini  istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili  cevap dilekçesinde özetle, davalı  iş yerinin   10 yıldan beri   iş yerinde  yetki alarak  toplu iş sözleşmesi  görüşmelerini  yürüten  sendika ile  huzur ve güven ortamında  karşılıklı  saygı  çerçevesinde  çalışmalarını  yürüttüğünü,  iş yerinde  yetkili  sendika   Türk Metal  Sendikası ile 30/12/2014 tarihinde  imzalanmış 01/09/2014-31/08/2017  dönemini  kapsayan  toplu iş sözleşmesinin  hala yürürlükte olduğunu, davalı şirketin  davacı  tarafın  iddiasının  aksine  sendikal  hak ve özgürlüklere  son derece  saygılı olduğunu, Türk Metal Sendikasının Türkiye genelinde  Aralık 2014 tarihinde  imzaladığı toplu iş sözleşmesinin    sağladığı  hakları  beğenilmediği  bahanesi ile  yine Türkiye  çapında  sendikal  hareketlerin  başladığını, 2015 ayı  mayıs ayında  iş yerinde  yetkili olan Türk Metal  Sendikasından  istifaların  davalı  şirkete  bildirilmeye başlandığını, birleşik Metal İş  Sendikasın üye olan bir kısım  işçilerin  şirket  yöneticileri ile  görüşerek  işverenden  parasal bir taleplerinin olmadığını, iş yerinde  Türk Metal Sendikasını  istemediklerini bu nedenle sendika  değiştirdiklerini ve iş vereninde  Birleşik Metale  üye   kaydında yardımcı olmasını  istediklerini beyan ettiklerini, şirket  yöneticilerinin de  işçilerin istedikleri  sendikaya  üye  olabileceklerini  ancak 31/08/2017  tarihine kadar  başka bir  sendikanın  yetki alamayacağını,  şirket olarak  iş ve  üretimin aksamadığı sürece  müdahil olmayacaklarını  bildirdiğini, davalı şirket yöneticilerinin sendikal  rekabetten  kaynaklanan  olaylara hiç bir şekilde  müdahale  etmediklerini, davalı işyerinde 18/06/2015 tarihinde 24:00-08:00  gece  vardiyası  çalışanlarınca  sahur  yemeği  verilmediği  gerekçesi ile  eylem  başlatıldığını ve iş yerinin  işgal edildiğini, üretimin  aksatıldığını, sahur  yemeğinin de  verilmediğinin  gerçeği  yansıtmadığını, daha  önceki  yıllarda olduğu  gibi  sahurda  çorba  ve sınırsız kahvaltı  dağıtıldığını, ayrıca 18/06/2015 günlü  Kocaeli 6. İş Mahkemesinin 2015/4 D.iş sayılı dosyasında  tanık  ifadeleri ve bilirkişi  raporu ile  iş yerinde  sahur  yemeğinin niteliği  bahane edilerek işin durdurulduğunun  ve yavaşlatıldığının ve bir  kısım  işçilerin  iş yerini  işgal ettiklerinin  tespit edildiğinin ve Kocaeli C. Başsavcılığına  müracaat ile  aynı  tarihte  iş ve  çalışma  hürriyetinin  ihlali ile  şikayette bulunulduğunu ve  bu  dosyanın  takipsizlikle  sonuçlandığını  ancak bu   karara  itiraz edildiğini, 19/06/2015 tarihinde  Birleşik Metal İş Sendikasından gönderilen  yazı ile bu  sendikasının  iş yeri  temsilcisi  seçimini  yaptıklarını ve  seçilen iş yeri  temsilcilerinin  davalı  şirkete  faks yolu ile  ulaştırıldığını ve 19/06/2015 tarihinde birleşik  Metal İş Sendikasının  üyesi olduğu ve  tüm  Avrupa'da  örgütlü İndustriall Global Union Sendikasının davalı  şirkete  gönderdiği  yazı ile sendikal  özgürlüğün  kısıtlandığının, İLO ve  diğer sözleşmelere  aykırı davrandığını ve  bu durumun  davalı şirketin  yurt  dışındaki müşteri ve  tedarikçilerine de  şikayet ettiği de  bildirilerek müşteri  kaybına uğrayacağı yolunda  tehdit edildiğini, 18/06/2015 tarihinde  başlayan eylemlerin  daha sonraki süreçte devam ettirildiğini, işi yavaşlatma, çalışanları  işi yavaşlatma konusunda  baskı, üye olduğu  sendikadan  istifaya  zorlama  işvereni  tehdit ve   hakaret  ile  devam ettirilen eylem ve  protestolarında bir kısım  çalışanlar  tarafından  iş yerinde ve  fabrika karşısında  sürdürüldüğünü, 18/06/2015 tarihinden itibaren  artan bir  şekilde  devam eden  belirtilen  eylemler  sonucunda  üretimin  durma  noktasına  geldiğini ve  üretim  kaybının 240.798,48 Euro  seviyesine  ulaştığını, Birleşik metal İş Sendikasının  seçtiği  temsilci ve diğer bazı  üyelerin  Türk Metal  Sendikası  temsilcilik odasına gelerek işverenden para isteyeceklerini vermediği  takdirde  yapılacak eylemlerde Türk Metal'inde  desteğini  istediklerini belirtiklerini  ve Türk Metal  Sendikası  temsilcilerinin bu talebi  reddettiklerini, olayların bu  derece  artması ve iş yeri huzurunun kalmaması, üretimin  aksamaması için  eylemci ve  işin başından beri  tehditte bulunan işi  durdurma ile ilgili yeni  eylemler               organize eden  gerek  işveren  ve gerekse  çalışanlara  hakaret eden, yapılan  hesaplamalar sonucu işverene 30 günlük  ücretleri  karşılanamayacağı   tutarda  zarar veren 11 işçinin  işine 11/07/2015 tarihinde son  verilerek ilişiklerinin  kesildiğini, 11/07/2015  tarihinden sonraki  günlerde bir kısım  çalışanların  işi  yavaşlatma, çalışan işçiler  üzerinde  baskı  kurma ve  tehdit etme  eylemlerinin  devam ettiğini, işverene  ve vekillerine  çok  ağır hakaret ve  tehdit sloganları  atılmaya  başlandığını, ihtar ve  ikaza  rağmen işi  durduran, yavaşlatan bir kısım  çalışanların üretim  raporlarını  tanzim etmeyi dahi  reddettiklerini işverenin  iş yerinde  disiplinin  tamamen  ortadan  kalktığını baskı  ve  tehditlerden  bunalan  işçilerin  çalışamaz hale geldiği  ortam nedeniyle 20/07/2015 günlü  eylem ve protestoları  organize eden 12 işçinin  iş sözleşmesinin  fesih  edildiğini, olayların  yaklaşık  bir ay devam ettiğini ve  üretimin aksadığını  ve  iş yeri  huzurunun  bozulduğunu  ancak yinede  iyi niyetle  direnişçi  işçileri işe  davet ederek  çalışma  barışını tekrar tesis etmeye  çalışan  işveren ve  yetkililerinin bu  defa 20/07/2015 tarihinde 24:00-08:00  gece  vardiyası  çıkışında yeni ve  daha  vahim  bir eylemle  karşılaştıklarını, vardiyadan  çıkan bir kısım  çalışanların iş yerinden  çıkmadığını, eylemin iş yeri  işgaline  dönüştüğünü, bu durumun  tespiti amacıyla bu  defa   Kocaeli 3. İş Mahkemesince 2015/2 D. İş sayılı  dosyası ile işyerinde  tespit yaptırıldığını ve  işçilerin toplu olarak  iş yerini terk etmeyerek  iş yerini  işgal ettiklerinin  üretimin  durma  noktasında  geldiğinin ve bir  takim işçilerin içeri  girmiş olmasına  rağmen  üretim  bölümünde  kart  basmayarak iş başı  yapmadıklarının  bilirkişi  heyetince  belirlendiğini, olayların  doruk  noktaya  dayandığı 20/07/2015 tarihinde  Kocaeli C. Başsavcılığına  müracaat ile  konut  dokunulmazlığının  ihlali ve  tahliye talepli  şikayette   bulunulduğu bu süreç boyunca Birleşik Metal İş Sendikasına  üye  eylemci işçilerin  devamlı olarak işe  davet edildiğini, gelip çalışmak  isteyenlerin iş başı  yaparak çalışmalarını  sürdürdüğünü, ancak  sendikaca  dağıtılan  kırmızı  şapka ile sendika  üyesi  oldukları  bariz olan ve  çalışmak isteyenler hakkında hiç bir  işlem yapılmadığını, 22/07/2015 tarihinde  Kocaeli 3.Noterliğinin 13118 yevmiye nolu tespiti ile  üçlü  vardiya düzeninde  çalışan  şirketin  tek  vardiya ile  çalışmasını  sürdürdüğünü, ham madde ve enerji ile  ilgili bir  sıkıntı olmadığı  halde 16/24-24/08 vardiyalarında  çalışma olmadığının   açıkça ortaya  çıktığının, 20/07/2015 tarihinden 27/07/2015 tarihine kadar iş yerini  işgal eden, işçilerin eylemlerine  son  vermelerinin sabır ve  iyi  niyetle beklendiğini, iş kaybı  göz ardı  edilmiş ise de, eylemlerin  bir hafta  boyunca  devam ettirilmesi ve bu  süreçte  devamlı olarak iş veren  ve  yetkililer ile  çalışanlara hakaret ve  tehditlerin devam etmesi  üzerine, bu  defa  kolluk  kuvvetlerince  direnişçi  işçilerin  fabrika  sahası  dışına  çıkarıldığını, iş yeri işgali  ve direnişine  katılan 280 den  fazla  işçiden davacı  ve arkadaşları gibi eyleme son  vermeyen, eylemde  aktif   rol  oynayarak diğer  işçi  ve  çalışanların  üzerinde  baskı  kuran sadece 78 işçinin  iş  sözleşmesinin iş kanunu 25/2 ve 6356 sayılı  yasanın 70. Maddesine  dayanılarak  tazminatsız ve  ihbarsız olarak  sonlandırıldığını, kolluk  kuvvetlerince  tahliye  edilen işçilerden  iş akdi  fesih  edilmeyenlere idari  ücretli izin  verildiğini, bu işçilerle ilgili işlem yapılmadan önce davalı şirket yetkililerinin  tüm  iyi  niyet  çabaları ile işe  davet edildiğini ve 26/07/2015 ve 27/07/2015 tarihlerinde  Noter  huzurunda  beyanlarının  alındığını ve  büyük  çoğunluğu  işten çıkartılan  arkadaşları  tekrar  işe  alınmadan çalışmayacaklarını  ifade ederek iş yerini  terk ettiklerini, bu süre  içinde iş başı  yapmayan  işçilerin  istifa  iradeleri açıkça  ortaya  çıktığı  için noter  huzurundaki beyan ve  iradeleri  karşısında  işten  çıkışlarının  verilmek zorunda kaldığı, dava  dilekçesinde belirtildiği  üzere  davacının mayıs 2015 tarihinde  Türk Metal  Sendikasından istifa  ederek  diğer sendikaya üye olduğunu ve bu durumun  davalı  şirketçe  bilinmesine  rağmen  davacının  yasa  dışı eylemlere  katılarak iş yerinde  üretimi  durdurma  noktasına  gelinceye  kadar sendika  seçme hakkına  müdahalede bulunulmadığını, söz konusu  iş yerinde  gösterilen  tepkinin  iddianın  aksine demokratik bir  tepki değil tam  tersine  iş yerine zarar  verme  amacına  yönelik  yasa dışı  bir eylem olduğunu, iş verenin  yönetim  hakkının  eşit işlem  borcu ile  sınırlandırıldığı  iddiasının  doğru olmadığını,  belirli  sınırlar  içerisinde  doğru olan bu  ilkenin  davalı şirket tarafından  davalı  ve  arkadaşlarına  sonuna  kadar uygulandığını, eyleme  katılarak  üretimi  aksatan, aksatmaları  konusunda çalışanları  tehdit eden  çalışanlara aynı  uygulamanın eksiksiz  yapıldığını,  direnişi  yaparak  iş yerini  işgal eden 280 den fazla  çalışan içinde  davacının  iş akdi  feshinin  yönetim  hakkının  eşit kullandığının tam bir göstergesinin olduğunu, direnişi  işgale baskı ile  tehditle  ve  zorla  katılmak zorunda  kalan  çalışanların iyi niyeti dikkate alınarak  iş akitlerine son  verilmediğini bu şekilde  olan  işçilerin  hangi sendikaya  üye  olduklarına  bakılmaksızın halen iş yerinde çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek  tüm  bu nedenlerle  haksız davanın  reddine  karar verilmesini  istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, Anayasa'nın ''Grev ve Lokavt'' başlığını taşıyan 54.maddesinde,  ''Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasını ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunda düzenlenir. Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve iş yerleri kanun ile düzenlenir'' düzenlemesinin yer aldığı, 2010 yılında yapılan referandum ile  maddenin ''siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler yapılamaz” şeklindeki 7.fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı, Genişletilmiş Avrupa Sosyal Şartının 5.maddesinde, ''akit taraflar, çalışanların ve çalıştırılanların ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için, yerel, ulusal ve uluslar arası örgütler kurmak ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya geliştiren ek amacı ile ulusal mevzuatın bu örgütü zedelemesini veya zedeleyici biçimde uygulanmasını önlemeyi taahhüt eder'' kuralının olduğunu ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Türkiye'ye ilişkin kararlarında şartın ilgili hükümlerini de uyguladığı, Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması hakkında 87 sayılı sözleşmenin 11.maddesinde benzer şekilde örgütlenme hakkının korunacağından söz edildiği, İLO 98 sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi'nin 1.maddesine göre ''İşçiler çalışma hususunda sendika hürriyetine halel getirmeye matuf her türlü fark gözetici harekete karşı tam bir himayeden faydalanacaktır. Böyle bir himaye bilhassa bir işçinin çalıştırılmasını, bir sendikaya girmemesi veya bir sendikadan çıkması şartına tabi kılmak; bir sendikaya üye olmayı yahut çalışma saatleri dışında veya işverenin muvaffaktı ile çalışma saatlerinde sendika faaliyetlerine iştirak etmesinden dolayı bir işçiyi işinden çıkartmak veya başka suret ile onu izrar etmek; maksatları güden hareketlere mütaallik hususlarda uygulanacaktır''  şeklinde  kurallara yer verildiği belirtilerek  konuyla ilgili Anayasal ve uluslar arası düzenlemeler açıklanmıştır.
    Mahkemece, işyerinde Mayıs 2015 döneminde başlayan sendika üyeliğinden toplu istifalardan ve Birleşik Metal İş Sendikasına üyeliklerden  söz edilmiş, 11/07/2015 tarihinde sendika temsilciliğine seçilen 11 işçinin iş sözleşmelerinin işverence feshedildiği buna tepki olarak  davacıların ve iş yerinde çalışan diğer bir kısım işçilerin iş yerinde mesai saatleri dışında  yemek ve çay molalarında ve işe giriş ve çıkış saatlerinde  üretimi aksatmadan alkışlı ve sloganlı protestolarda bulundukları, 20/07/2015 tarihinde işveren tarafından bu eylemlerde öncülük ettiği tespit edilen ve yine Birleşik Metal İş Sendikası'na üye olanlardan 12 kişinin bu sebeplerle iş akdinin feshedilmiş olduğu, bu durumu da protesto etmek ve işten çıkartılan arkadaşlarının yeniden işe iadelerini sağlamak için davacılar ve bir kısım çalışanların yemek ve çay molalarında, işe giriş ve çıkış saatlerinde  işi ve üretimi aksatmayacak şekilde alkışlı ve sloganlı protestolarda bulundukları ancak iş yerinde yine aynı şekilde baskıların devam etmesi ve işten çıkartılan çalışanların işe iade edilmemesi ve kendilerinin de bu sebeple işten atılma baskısı altında olmaları ve bu korku içinde  bulunmaları nedeni ile 20/07/2015 tarihinden 26/07/2015 tarihine kadar iş yerinde diğer çalışan işçileri ve üretimi engellemeyecek ve aksatmayacak şekilde üretim bölümleri dışındaki alanlarda oturarak çalışmadan bekleme şeklinde oturma eylemi yaptıkları, bu eylemin 6 gün sürdüğü, bu eylem sürecinde işverenin eyleme katılanların cep telefonlarına SMS göndererek idari izinli olduklarını belirterek eylemlerini sona erdirip işe başlamaları yönünde talepte bulunduğu, eyleme katılan çalışanların eyleme katılmayıp çalışmaya devam eden kişilere herhangi bir baskı ve müdahalede bulunmadıkları, 26/07/2015 tarihinde iş yerine  çağrılan kolluk kuvvetleri tarafından  eylem yapan kişilerin çıkartılarak eylemin sonlandırıldığı daha sonrasında işveren tarafından eyleme katılan sendikalı çalışanların cep telefonlarına SMS gönderilerek tekrar işe devam etmeleri hususunda görüşmek üzere iş yerine çağrıldıkları, iş yerine gelenlerin normal personel kartı ile giriş yaptırılmayarak güvenlik görevlileri tarafından misafir bölümünden içeri alındıkları, yapılan görüşmelerde bir kısım çalışanın işten atılan arkadaşlarının işe iade edilmeleri halinde ve kendilerine sendikal baskı uygulanmaması durumunda işe başlayabileceklerini belirtmeleri üzerine bu kişilerin güvenlik görevlileri çağrılarak iş yeri alanı dışına çıkartıldıkları ve bu şekilde iş sözleşmelerinin sona erdirildiği, eylemin sona erdiği gün 76 kişinin işten çıkartıldığı daha sonrasında bu eyleme katılmaları nedeni ile Birleşik Metal İş Sendikası üyesi 242 kişinin iş akitlerinin sona erdirildiği işe başlatılan kişilerin işe başlamalarından kısa bir süre sonra Birleşik Metal İş Sendikası'ndan istifa ettikleri ve çoğunluğunun tekrar iş yerinde örgütlü önceki sendikaları olan Türk Metal Sendikasına geçiş yaptıkları Birleşik Metal İş Sendikası üyesi olup çalışan kişi sayısının 2-3 kişi ile sınırlı kaldığı açıklanmış  ve  aynı durumda olan ve eyleme katılmış işçilerin bazılarının iş akdi feshedilirken bazıları ile çalışmaya devam edilmesinin  eşit davranma ilkesine de açıkça aykırı olduğu,  yapılan eylemin barışçıl nitelikte toplu eylem olarak demokratik hakkın kullanılması niteliğinde olması nedeni ile işveren tarafından yapılan feshin, sendika seçme özgürlüğü ve örgütlenme hakkına engel olmak amacı  gerçekleştirildiği gerekçesiyle feshin geçersizliğinin tespiti ile  6356 sayılı yasa 25/5 maddesindeki düzenleme gereğince davacının başvurusu ve işverenin işe başlatması ve ya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın ödenmesi gereken tazminat miktarının 1 yıllık brüt ücret tutarında belirlenmesine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Davalıya ait işyerinde  30/12/2014 tarihinde işyerinde örgütlü ve yetkili olan Türk Metal Sendikası ile bağıtlanan  01/09/2014 – 31/08/2017 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu  iş sözleşmesi mevcuttur. 
    İşyerinde Mayıs 2015 döneminde bazı işçilerin Türk Metal Sendikasından istifa ederek Birleşik Metal İş Sendikasına üye oldukları bu arada işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmelerinden yararlanmak için dayanışma aidatı dilekçesi verdikleri dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Birleşik Metal İş Sendikasına üye  olanların işyerinde seçim yapmak suretiyle 6356 sayılı yasa anlamında olmasa da kendi içlerinden işyeri sendika temsilcilerini seçmeleri demokratik bir hak olup, davalı işverence  temsilci olarak seçilen 11 işçinin iş sözleşmesinin feshi, sözü edilen işçiler bakımından  sendikal nedenin varlığını ortaya koymaktadır.  Dairemizce yapılan değerlendirmede salt temsilci seçilen işçilerin iş sözleşmelerinin 18/06/2015 tarihindeki toplu eylem sebebiyle feshedilmesi geçerli nedene dayanmadığı gibi, fesihlerin sendikal nedeni ile yapıldığını ortaya koyduğu kabul edilmiştir.
    Öte yandan, dosya içeriğine göre işyerinde 690 civarında işçinin toplu eylemlere katıldığı ileri sürülmesine rağmen 240 civarında işçinin iş sözleşmesi değişik nedenlerle feshedilmiş olup, toplu eylem nedenine dayalı fesihler bakımından davalı işverence eşit davranma borcuna aykırı davranıldığı anlaşılmaktadır. Davalı işveren, eyleme katılan tüm  işçiler arasında davacı işçinin eyleme  katılarak  üretimi  aksatan, aksatmaları  konusunda  çalışanları tehdit eden ve eylemleri yönlendiren konumunda olduğunu yöntemince kanıtlayamamıştır. Bu itibarla toplu eylem nedenlerine dayalı olarak işverence yapılan feshin haklılığından söz edilmesi mümkün değildir. Ancak işverenin eşit davranma borcuna aykırı davranması, geçerli nedeni ortadan kaldırmamaktadır. Sendikal neden  ve geçerli neden yönlerinden gerekli araştırma yapılmalıdır.
    Yukarıdaki paragrafta sözü edilen 11  işçi dışında kalan davacı işçiler bakımından feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı ve dahi sendikal nedenin  varlığı noktasında yapılan inceleme ve değerlendirmeler yeterli değildir.
    Öncelikle belirtmek gerekir ki, davalı işyerinde çalışan sayısı, her iki sendikaya üye olan ve üyelikten istifa eden işçi sayıları, dayanışma aidatı dilekçesi veren işçilerin sayısı, halen işyerinde Birleşik Metal Sendikasına üye işçi olup olmadığı gibi hususlar değerlendirilmelidir. İşverenin yaptırdığı mahkeme ve noter tespitleri ile işçilere gönderilen SMS yazıları ve tanık beyanları dikkate alınarak, işveren tarafından işçilerin  sendika seçme özgürlüğüne müdahale edip etmediği belirlenmelidir. İşverence işçilerin sendikal özgülüklerine müdahalede bulunulmadığı belli bir sendika yararına veya aleyhine bir tutum izlenmediği belirlenirse, aşağıda belirtilen fesih nedenlerine göre geçerli nedenin mevcut  olup  olmadığı ortaya konulmalıdır.  İşverenin sendikayı seçme özgürlüğüne  çeşitli yöntemlerle doğrudan veya dolaylı olarak müdahalede bulunduğu  belirlendiğinde, kural olarak işçilerin buna karşı toplu eylem hakkının varlığından söz edilebilir.  Ancak işverence işçilerin belli bir sendikaya üye olma veya olmama noktasında   yönlendirildiğinin tespiti  halinde  dahi, işçilerin buna karşı tepkilerini barışçıl ve demokratik bir biçimde ortaya koyup koymadıkları değerlendirilmeli ve ölçülü şekilde kullanılıp kullanılmadığı ele alınmalı sonucuna göre feshin  geçerli  olup  olmadığı  belirlenmelidir. 
     Davalı işverence, 18/06/2015 tarihinde sahur yemeği verilmediğinden söz edilerek işyerinde  toplu eylem yapıldığı  ileri sürülmüş, bu yönde Kocaeli 6. İş Mahkemesi tarafından  tespit yapılmıştır. Davalı işverence sözü dilen tarih ve sonrasında devam ettiğini ileri sürdüğü eylemlere katılan işçilerden bir kısmının  iş sözleşmesi 11/07/2015 tarihinde feshedilmiştir.
    İşyerinde 11/07/2015 tarihinde yapıldığı  ileri sürülen toplu eylemler gerekçe gösterilerek 20/07/2015 tarihinde  bazı işçilerin iş sözleşmeleri feshedilmiştir. Aynı tarihli bazı fesihlerde, 11/07/2015 tarihindeki eyleme katılınması ve 14/07/2015 tarihinde servis araçlarının kalkmasının geciktirilmesi ve servis içinde küfür edilerek bayramdan sonra iş bırakma eylemi yapılacağının söylemesi ve işçilere bu yönde baskı yapılması gibi nedenlere dayanılmıştır.
    26/07/2015 tarihli  fesih bildirimlerinin bazılarında 20-26/07/2015 tarihleri arasında işyerinde yapılan ve kolluk güçleri tarafından müdahale ile sonlandırılan toplu eyleme katılınması, bazılarında ise aynı eylemlerin yanı sıra 18/06/2015 tarihli  toplu eylem gerekçe gösterilmiştir. 
    27/07/2015 tarihinde yapılan  bazı fesihlerde ise 18/06/2015 tarihindeki toplu eylem nedenine dayanılması ile birlikte 27/07/2015 tarihinde kart basılmasına rağmen işin bırakılması eylemine katılınması ve işyerini terk etmesi istendiğinde güvenlik görevlilerine direnilmesi gerekçe gösterilmiştir. Aynı tarihli bazı fesihlerde ise salt 27/07/2015 tarihinde kart basılmasına rağmen toplu eyleme katılması, iş  barışını bozması ve işyeri güvenlik görevlilerine direnilmesi,  fesih nedeni olarak gösterilmiştir.
    Görüldüğü üzere davalı işveren işçilere yönelik olarak farklı tarihlerde birbirinden çok farklı fesih nedenlerine dayalı olarak  fesih yoluna gitmiştir. Feshe konu olayların bazılarıyla ilgili olarak  işverence mahkemeden tespit talebinde bulunulmuş ve noter tespiti işlemleri yaptırılmıştır.
    Mahkemece her bir davacı işçi bakımından fesih nedenine göre değerlendirme yapılmamıştır. Her bir  davacı işçi bakımından fesih nedeni ile bağlı kalınarak öncelikle iddiaya konu fesih yönünden deliller değerlendirilmeli, varsa eylemin barışçıl ve demokratik olup olmadığı, davacı işçi eyleme katılmışsa eylemin süresi belirlenmek suretiyle ölçülü biçimde kullanılıp  kullanılmadığı değerlendirmeye alınmalıdır. Fesih bildiriminde zarar iddialarına dayanılmışsa, gerekirse bu yönde  deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmelidir. Davranışa dayanan fesih nedenleri bakımından da deliller ayrıca değerlendirilmelidir. Tanık beyanları da her bir dava özelinde davacıya özgü fesih nedeni yönünden ele alınmalıdır. Dosya kapsamına göre her bir fesih nedeni ve delil durumu değerlendirilmek suretiyle iç hukuk ve uluslar arası hukuk yönlerinden somut olaya özgü değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece eksik  incelemeyle karar verilmesi hatalı olup  kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
    F) Hüküm :
     Yukarda açıklanan gerekçe ile; temyiz  olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ