YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ |
|
Esas No.
Karar No.
Tarihi: |
2015/3769
2015/6647
08.04.2015 |
İlgili Kanun / Madde
4857 S. İşK. /41
1475 S.İşK/14
|
|
- İŞ SÖZLEŞMESİ DEVAM EDERKEN İŞÇİDEN ALINAN İBRANAMENİN GEÇERSİZ OLDUĞU
- TÜRK BORÇLAR YASASINA UYGUN ALINMAYAN İBRAMANEİN GEÇERLİ OLMAYACAĞI
|
|
ÖZETİ Somut olayda davacı sezonluk olarak çalışmakta, her sezon bitiminde iş akdi askıya alınmış ve bu dönemlere ilişkin olarak davacıdan ibraname alınmıştır. Davacı ibranamelerdeki imzalarını inkar etmemiş, bu belgelerin her yıl alındığını kabul etmiştir. İş akdinin askıya alınması iş akdini sonlandırmaz. Bu nedenle dosya arasında bulunan 2012 yılı öncesi ibranmaler iş akdi devam ederken alındığından geçersizdir. Diğer yandan 2012 yılında alınan ibraname ise 6098 sayılı TBK. 420. madde de yazılı şartları taşımadığından geçersizdir. Bu nedenle mahkemenin 2012 yılından önceki ibranamelerin geçerli olduğundan bahisle fazla mesai ücretini hesaplamaması hatalıdır. Yapılacak iş aynı işverene karşı açılmış emsal dava dosyalarında (Dairemiz 2015/3828 E. ve 2015/3880 E. sayılı dosyaları) bulunduğu anlaşılan Bölge Çalışma Müdürlüğü teftiş raporu kurumdan istenerek, bu rapordaki tespitler çerçevesinde davacının çalıştığı bölümde fazla mesai yapılıp yapılmadığı tespit edilip tüm dosya kapsamındaki deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin hatalı değerledirme ile 2011 ve öncesi dönemlere ait ibranamelerin geçerli sayılması ve bu nedenle fazla mesai ücretinin hesaplanmaması hatalı olup bozma nedenidir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde 29/05/2007-27/11/2012 tarihleri arasında sezonluk olarak dömi şef ünvanıyla çalıştığını, iş akdinin kendisi tarafından fazla mesai alacağının ödenmediği gerekçesi ile feshedildiğini bildirerek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamelerin geçerliliği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115'inci maddesinde düzenlendiği halde, halen yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununda bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, kabul edilen Yasanın 132 inci maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir.
İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Yasanın 420'nci maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Değinilen maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.
6098 sayılı Kanunun 420'nci maddesinde, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir ay içinde yapılan sözleşmelere geçerlilik tanınmayacağı bildirilmiştir. Aynı maddede alacağın bir kısmının ödenmesi şartına bağlı ibra sözleşmeleri (ivazlı ibra) ancak ödemenin banka kanalıyla yapılmış olması halinde geçerli sayılmıştır. 4857 sayılı İş Kanununun 19 uncu maddesinde, feshe itiraz bakımından bir aylık hak düşürücü süre öngörülmüş olmakla, feshi izleyen bir ay içinde işçinin işe iade davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu noktada feshi izleyen bir aylık süre, işçinin eski işine dönüp dönmeyeceğinin tespiti bakımından önemlidir. O halde feshi izleyen bir aylık sürede işverenin olası baskılarını azaltmak, iş güvencesinin sağlanması için de gereklidir. Geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi kısmi ibra açısından işçinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmesinin bir ay süreyle gecikmesi anlamına gelse de temelde işçi yararına bir durumdur. Hemen belirtelim ki bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir.
6098 sayılı Yasanın değinilen maddesinde, işverence yapılacak olan ödemelerin banka yoluyla yapılması zorunluluğunun getirilmesi de ödemeye dair ispat sorunlarını ortadan kaldıracaktır. Sözü edilen yasal düzenleme, sadece işçinin alacaklı olduğu durumlar için işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler.
Sözü edilen hüküm 01.07.2012 tarihinde yürürlülüğe girecek olup belirtilen tarihten sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Başka bir anlatımla 6098 sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olmadığı bir dönem için ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Feshi izleyen bir aylık süre içinde ibraname düzenlenememesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılması zorunluluğu 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenecek ibra sözleşmeleri için geçerlidir.
İbra sözleşmesi çalışma ilişkilerinde “ibraname” adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmelerinin geçerliliği sorunu, İş hukukunda “işçi yararına yorum” ilkesi çerçevesinde değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak Yargıtay kararları ışığında bir gelişim izlemiştir.
İşçi emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmaktadır. İşverenin işçiye olan borçlarının asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmaktadır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmektedir.
Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.
Somut olayda davacı sezonluk olarak çalışmakta, her sezon bitiminde iş akdi askıya alınmış ve bu dönemlere ilişkin olarak davacıdan ibraname alınmıştır. Davacı ibranamelerdeki imzalarını inkar etmemiş, bu belgelerin her yıl alındığını kabul etmiştir. İş akdinin askıya alınması iş akdini sonlandırmaz. Bu nedenle dosya arasında bulunan 2012 yılı öncesi ibranmaler iş akdi devam ederken alındığından geçersizdir. Diğer yandan 2012 yılında alınan ibraname ise 6098 sayılı TBK. 420. madde de yazılı şartları taşımadığından geçersizdir. Bu nedenle mahkemenin 2012 yılından önceki ibranamelerin geçerli olduğundan bahisle fazla mesai ücretini hesaplamaması hatalıdır. Yapılacak iş aynı işverene karşı açılmış emsal dava dosyalarında (Dairemiz 2015/3828 E. ve 2015/3880 E. sayılı dosyaları) bulunduğu anlaşılan Bölge Çalışma Müdürlüğü teftiş raporu kurumdan istenerek, bu rapordaki tespitler çerçevesinde davacının çalıştığı bölümde fazla mesai yapılıp yapılmadığı tespit edilip tüm dosya kapsamındaki deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin hatalı değerledirme ile 2011 ve öncesi dönemlere ait ibranamelerin geçerli sayılması ve bu nedenle fazla mesai ücretinin hesaplanmaması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.