• İŞ GÜVENCESİNE İLİŞKİN DÜZENLE-MELERİN İŞÇİYE SAĞLADIĞI GÜVENCEDEN ÖNCEDEN FERAGAT EDİLEMEMESİ


    İlgili Kanun / Madde
    4857 S.İşK/18-21

    T.C
    YARGITAY
    9.HUKUK DAİRESİ

    Esas No:  2006/6103
    Karar No: 2006/9953
    Tarihi:      17.04.2006

    l İŞ GÜVENCESİNE İLİŞKİN DÜZENLE-MELERİN İŞÇİYE SAĞLADIĞI GÜVENCEDEN ÖNCEDEN FERAGAT EDİLEMEMESİ
    l GEÇERSİZ FESİH

    ÖZETİ: Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 04.06.2004 tarihinde davalı işverence feshedildiği sabittir. Bu tarihten sonraki tarihleri kapsayan ve davacının kendi isteği ile iş sözleşmesinin feshini istediği ve tarafların anlaştığı şeklindeki dilekçe ve sulh anlaşması, işverenin bu fesih işlemine geçerlilik kazandırmaz. Bir başka anlatımla, iş güvencesine ilişkin düzenlemelerin işçiye sağladığı güvenceden önceden feragat etmek geçerli değildir. Davalı işverenin iş sözleşmesini feshi geçerli nedene dayanmamaktadır. Davanın kabulü yerine, yazılı şekilde reddi hatalı bulunmuştur.

    DAVA: Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    İş sözleşmesinin davalı işverence geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, savunmaya değer verilerek, “davacının iş sözleşmesinin 30.06.2004 tarihli istifa dilekçesi ve 01.07.2004 tarihli sulh ve ibra sözleşmesine göre, karşılıklı anlaşma ile sonlandırıldığı, finans müdürü olması karşısında iradesinin baskı altında olduğunun kabul edilemeyeceği, irade fesadı ile ilgili belge ibraz etmediği, tanık delili bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğine göre, işyerinde finansal kontrolör olarak görev yapan davacının, imza yetkisinin 04.06.2005 tarihinde noter kanalı ile gönderilen azilname ile elinden alındığı, aynı tarihte davacı adına kıdem ve ihbar tazminatlarının hesaplanarak davacının banka hesabına yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, kıdem ve ihbar tazminatlarına karşılık, 30.06.2004 tarihli ayrılma dilekçesi ve 01.07.2004 tarihli düzenlenen sulh anlaşmasının kendisine 04.06.2004 tarihi itibari ile imzalatıldığını iddia etmiş ve davalı işveren ve mahkemece kabul edilen 30.06.2004 fesih tarihinden önce, 24.06.2004 tarihli noter kanalı ile gönderdiği ihtarnamede de açıkça belirtmiştir.
    Somut bu maddi olgular ve kayıtlar, davacının bu iddiasını doğrulamaktadır. Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 04.06.2004 tarihinde davalı işverence feshedildiği sabittir. Bu tarihten sonraki tarihleri kapsayan ve davacının kendi isteği ile iş sözleşmesinin feshini istediği ve tarafların anlaştığı şeklindeki dilekçe ve sulh anlaşması, işverenin bu fesih işlemine geçerlilik kazandırmaz. Bir başka anlatımla, iş güvencesine ilişkin düzenlemelerin işçiye sağladığı güvenceden önceden feragat etmek geçerli değildir. Davalı işverenin iş sözleşmesini feshi geçerli nedene dayanmamaktadır. Davanın kabulü yerine, yazılı şekilde reddi hatalı bulunmuştur.
    Bu nedenle davacının temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılarak 4857 sayılı yasanın 20/3.maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda gösterilen gerekçe ile,
    1. Bakırköy 1. İş Mahkemesinin kararının bozularak ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2. İşverence yapılan feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    3. Davacının yasal sürede başvurmasına rağmen işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının takdiren davacının 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
    4. Davacının yasal sürede başvurması halinde kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların ödenmesi gerektiğinin tespitine,
    5. Davalı davacıyı işe başlatırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatının boşta geçen süre için yapılacak ödemeden mahsubuna,
    6. Harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    7. Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 400.-YTL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
    8. Davacının yaptığı 39.00 YTL mahkeme masrafının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı masrafların üzerinde bırakılmasına, kesin olmak üzere 17.4.2006 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ