• FESİH BİLDİRİMİN SONRADAN BİLDİRİLMESİNİN BİR İŞE İADE DAVASI AÇILMASI İÇİN GEREKLİ 30 GÜNLÜK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREYİ ETKİLEMEYECEĞİ

    YARGITAY
    9. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
     2016/20322
    2017/14909
    04.10.2017
    İlgili Kanun / Madde

    4857 S. İşK/18-21

     
       
    • FESİH BİLDİRİMİN SONRADAN BİLDİRİLMESİNİN BİR İŞE İADE DAVASI AÇILMASI İÇİN GEREKLİ 30 GÜNLÜK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREYİ ETKİLEMEYECEĞİ
    • BİR AYLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN FESHİN İŞÇİYE BİLDİRİLDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN İŞLEMEYE BAŞLAYACAĞI
      ÖZETİ  Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, dava dilekçesinde davacının iş akdinin 31/07/2015 tarihinde sona erdiğini ve fesih bildiriminin davacıya aynı tarihte tebliğ edildiğini iddia ettiği, iş akdinin feshedildiğine ilişkin ihtarnamenin ise 05/08/2015 tarihinde muhtarlığa tebliğ edildiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. 4857 sayılı yasanın 20. maddesine göre işe iade davası açabilmek için hak düşürücü olan yasal bir aylık süre, feshin işçiye bildirildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Fesih bildiriminin daha sonra tebliğ edilmesi bir aylık sürenin başlangıç tarihine etkili değildir. Dolayısıyla davacı vekilinin de kabulünde olduğu gibi, feshin 31/07/2015 tarihi itibariyle gerçekleştiği ve bu tarihte davacıya iş akdinin feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmakla yasal bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra, 07/09/2015 tarihinde açılan davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın esasına girilerek karar verildiği anlaşılmakla kararın bozulması gerekmiştir
    .
     
     
                 

    DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. 
    Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının, davalı şirket nezdinde mali kontrol departmanında 2010 yılından iş akdinin haksız ve hukuka aykırı olarak feshedildiği 31/07/2015 tarihine kadar çalıştığını, iş akdinin feshedildiğine dair ihtarnamenin 05/08/2015 tarihinde muhtarlığa tebliğ edildiğini, davacının, davalı yan nezdinde çalışmaya başladığı 2010 tarihinden 2012 yılına kadar herhangi bir sorun yaşamaksızın çalıştığını, 2012 yılından itibaren bazı bölüm yöneticilerinin çalışanlar arasında ayrımcılık yapmaya başlaması, kendilerine yakın kişileri kayırmaya başlaması nedeniyle sıkıntılar yaşamaya başladığını, bu süreç içerisinde kendisine tevdii edilen işlerden el çektirildiğini, pozisyon itibariyle kendi altında görev alan çalışanların emri altında çalışmasının istendiğini, yeni bir iş ve görev tevdii edilmeyerek başarılı bir çalışan olmasının engellendiğini ve 31/07/2015 tarihinde iş akdinin haksı olarak feshedilidğini iddia ederek davacının işine iadesine, boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık brüt ücretinin ve sosyal haklarının davalı işverenden tahsiline, müvekkilinin süresi içinde işe başlamak için başvurusuna karşı davalı işveren tarafından süresi içerisinde işe başlatılmaması halinde 8 aylık brüt ücret tutarında tazminat ödenmesi gerektiğinin tespitine ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 
    B)Davalı cevabının özeti: 
    Davalı vekili, davacının iş akdinin 31/07/2015 tarihinde feshedildiğini ve davacıya aynı tarihte fesih bildirim yazısının tebliğ edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davalı işveren tarafından önceden objektif ve somut performans değerlendirme kriterlerinin belirlenmediği, davacı işçiye tebliğ edilmediği, fesihten önceki süreçte performansı ile ilgili olarak davacı işçiye herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı, performans düşüklüğü ile ilgili olarak davacı işçi bakımından fesihten önceki tedbirlerin ikaz vs; uygulanmadığı, davacı işçinin performansının iyileştirilmesi için davalı işverence eğitime tabi tutulmadığı, yine 5 yılı aşkın kıdemi olan davacının başka bir görevde veya görev yerinde değerlendirilme olanağının araştırılmadığı, bu suretle feshin son çare ilkesine uygun hareket edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 
    E) Gerekçe:
    Uyuşmazlık konusu işe iade davasının davacı tarafından 4857 Sayılı Yasa' nın 20.maddesi gereği 1 ay içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir. 
    İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, dava dilekçesinde davacının iş akdinin 31/07/2015 tarihinde sona erdiğini ve fesih bildiriminin davacıya aynı tarihte tebliğ edildiğini iddia ettiği, iş akdinin feshedildiğine ilişkin ihtarnamenin ise 05/08/2015 tarihinde muhtarlığa tebliğ edildiğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. 4857 sayılı yasanın 20. maddesine göre işe iade davası açabilmek için hak düşürücü olan yasal bir aylık süre, feshin işçiye bildirildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Fesih bildiriminin daha sonra tebliğ edilmesi bir aylık sürenin başlangıç tarihine etkili değildir. Dolayısıyla davacı vekilinin de kabulünde olduğu gibi, feshin 31/07/2015 tarihi itibariyle gerçekleştiği ve bu tarihte davacıya iş akdinin feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmakla yasal bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra, 07/09/2015 tarihinde açılan davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın esasına girilerek karar verildiği anlaşılmakla kararın bozulması gerekmiştir.
    4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
    HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
    1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 
    2. Davanın REDDİNE, 
    3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 319.00 TL. yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
    5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 1.980,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalılya iadesine, 
    Kesin olarak 04.10.2017 tarihinde karar verildi.

     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ