• ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİ KANIT YÜKÜNÜN İŞVERENDE OLDUĞU

               
    YARGITAY
    7. HUKUK DAİRESİ
     
    Esas No.
    Karar No.
    Tarihi:
     2013/23631
    2014/10298
    09.05.2014
    İlgili Kanun / Madde
    4857 S. İşK. /32,34
       
    • ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİ KANIT YÜKÜNÜN İŞVERENDE OLDUĞU
    • ÜCRETİN ÖDENDİĞİNİN İŞÇİNİN İMZASINI TAŞIYAN YAZILI BELGE KANITLANABİLECEĞİ
     
    ÖZETİ Ücretin ödendiğini ispat külfeti davalı işverene aittir. Davalı tarafça ücretin ödendiği davacının imzasını içerir belge veya banka kayıtları ile ispat edilmelidir. Ödeme olgusu işveren tarafından usulünce ispat edilememiştir. Mahkemece davacının talep ettiği aylara ilişkin ücretlerinin ödenip ödenmediği konusunda işyeri kayıtları üzerine mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre davacının ücret alacağı hakkında karar verilmesi, davacının ücret alacağının bulunduğunun tespit edilmesi halinde davacının kıdem tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
     
     
                 

                Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
                1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,  
                2-Davacı, 10 aylık ücret alacaklarının ödenmemesi ve yıllık izinlerinin kullandırılmaması nedeniyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini, ücret, yıllık izin ve kıdem tazminatı alacaklarına ilişkin olarak yaptığı icra takiplerine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
                Davalı, davacının işyerinde tek yetkili müdür olarak çalıştığını, şirketin muhasebe kayıtlarını davacının tuttuğunu ve işçi maaşlarını ödediğini, davacının tüm maaşlarının ödendiğini, davacının yıllık izinlerini kullandığını, kıdem tazminatı hak etmediğini, davacının şirkete avans borcu olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
                Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, tanık beyanlarına göre davacının çalıştığı dönemde maaşı ödenmeyen işçi bulunmadığı, davacının kendi maaşı dahil işçi maaşlarını işçilerin imzalarını alarak dağıttığı, işçilerin maaşını ödemeyen bir işverenin işçilerin SGK primlerini yatırmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tek geçim kaynağı emeği karşılığı aldığı maaş olan bir işçinin 10 ay boyunca maaş almadan çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı   .../..

     olduğu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle ücret alacağına yönelik itirazın iptali talebinin reddi gerektiği, davacının yıllık izinlerinin kısmen kullandırıldığı, davacının yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ispat edememesi nedeniyle feshin haklı nedene dayanmadığı, davacının bakiye yıllık izin alacağı bulunduğu gerekçesiyle davacının yıllık izin alacağına yönelik talebinin kısmen kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
                İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
                4857 sayılı İş Kanununun 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
                Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
                Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
                4857 sayılı Yasanın 32 nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
                Somut olayda; Mahkemece davacının çalıştığı dönemde tanık beyanlarına göre ödenmeyen işçi ücreti olmadığı ve uzun süre ücretin ödenmediği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davacının ücret talebinin ve buna bağlı olarak kıdem tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş ise de Mahkemenin bu kabulü yerinde değildir. Ücretin ödendiğini ispat külfeti davalı işverene aittir. Davalı tarafça ücretin ödendiği davacının imzasını içerir belge veya banka kayıtları ile ispat edilmelidir. Ödeme olgusu işveren tarafından usulünce ispat edilememiştir. Mahkemece davacının talep ettiği aylara ilişkin ücretlerinin ödenip ödenmediği konusunda işyeri kayıtları üzerine mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre davacının ücret alacağı hakkında karar verilmesi, davacının ücret alacağının bulunduğunun tespit edilmesi halinde davacının kıdem tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
                SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 09/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



     

© 2019 - ÇALIŞMA VE TOPLUM DERGİSİ